Gavs-ı A’zam’ın üstadımız hakkında
fıkrasıyla, inâyet ve teshîle mazhar olduğuna; ve tevafuk, Risâle-i Nur’un kerâmetinin bir madeni bulunduğuna pek çok emârelerden, bu bir-iki gün zarfında, küçük ve latif, fakat kat’î kanaat veren cüz’î hâdiselerin tevafukatında gözümüzle gördüğümüz inâyet-i Rabbâniyenin nümûnelerinden beş-altısını beyan ediyoruz ki, onlar bu iki gün zarfında beraber vuku’ bulmuş:
Birincisi: Dün Üstadımıza, Risâle-i Nur’a ait üç hizmet lâzım geldi. Kimse de yok. Biz de uzaktayız. Merdivenden inip, bir çocuğu bulup, bizlere göndermek niyetiyle kapıyı açtı. Risâle-i Nur’un o hizmetini görecek fevkalâde bir tarzda, dakikasıyla üç şâkirdi kapıya geldiler.
İkincisi: İki seneden ziyâde Risâle-i Nur’un mühim parçaları, Risâle-i Nur’un berekâtıyla hanesi yangından kurtulan Hâfız Ahmed kendine yazdırıp, başka bir kaza ve nahiyede bulunan bir-iki zât onları istinsah için aldılar. İki seneden beri ellerinden kaçırıp, mahcûbiyetlerinden haber vermedikleri için hem biz, hem Hâfız Ahmed merak, hem hiddet ediyorduk. O kitablar bugün geldiği aynı vakit, dün aynı saatte; üstadımıza, beş seneden beri her birkaç gün zarfında üstadımıza kolaylık için bir parça yemek pişirmek ile hatırını soruyordu. İki seneden beri o âdeti terketmişti.
Hem komşuluktan da başka yere nakletmesiyle, iki senedir o âdet terkedilmiş iken, yine dün o aynı saatte, iki sene evvelki aynı âdetiyle, o zâtın hanesinden aynen eskisi gibi küçücük bir hatır sormak nev’inde oğlu getirdi.