Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Risâle-i Nur’un hakkaniyetine ve ehemmiyetine dâir bir imzayı gaybî hükmünde olan yazdığınız Mecmûa-i İşarat’a, Lâhika’dan intihâb ettiğinizden iki misli daha ilâve ettik. Eğer siz de kendinize öyle bir mecmûa yazmışsanız, ilâve ettiğimiz mikdarı size de göndereceğiz. Bu mecmûanın gösterdiği kıymet Risâle-i Nur’da bulunduğunu, bu zamanın dehşetli fırtınaları isbat ediyor.
Evet kardeşlerim, Hazret-i İsa Aleyhisselâm İncil-i Şerif’te demiş ki: “Ben gidiyorum, tâ size tesellici gelsin.” Yani Ahmed Aleyhissalâtü Vesselâm gelsin, demesiyle Kur’an’ın beşere gâyet büyük bir neticesi, bir gâyesi, bir hediyesi; tesellisidir.
Evet bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zeval ve tahrîbâtları içinde ve bu boşluk nihayetsiz fezada herşey ile alâkadar olan insan için hakîki teselliyi ve istinad ve istimdad noktalarını yalnız Kur’an veriyor. En ziyâde o teselliye muhtaç bu zamandır, bu asırda en ziyâde kuvvetli bir sûrette o teselliyi isbat eden, gösteren Risâle-i Nur’dur. Çünki zulümat ve evhamın menbaı olan tabîatı, o delmiş geçmiş, hakîkat nuruna girmiş. On altıncı Söz gibi ekser parçalarında, hakaik-i îmâniyenin yüzer tılsımlarını keşf ve izâh edip, aklı inkârdan ve tereddüdlerden kurtarmış.