Mübâreklerin İşarât-ül İ’caz’larına bedel bir nüshamı posta ile gönderdik. Cuma gününe rast gelen bu bayram, çok kıymetdar olan Hacc-ül ekber olduğundan, hacca bu sene gidenler çok kazanmışlar. Cenâb-ı Hak bizi de onların hayırlı dualarına hissedar eylesin, âmîn. Tekrar be tekrar o bayramınızı ve umum Risâle-i Nur şâkirdlerinin bayramlarını ve Nur ve Gül fabrikalarının hey’etlerini ve medrese-i nuriye şâkirdlerinin ve üstadlarının ve Barla sıddıklarının ve ma’sûmlarının ve ümmi ihtiyârların, ricâlen ve nisâen umumunun birer birer bayramlarını tebrik ediyoruz.
Said Nursî
Aziz, Sıddık, Muktedir, Müteyakkız Kardeşlerim!
Sizin mübârek leyâli-i aşerenizi ve Kurban Bayramınızı tebrik ederiz. Nur fabrikası sâhibi Hâfız Ali’nin haşr-i cismanî hakkındaki hatırına gelen mes’ele ehemmiyetlidir ve mektubun âhirindeki temsili gâyet güzel ve ma’nidardır. O hatıra ile Dokuzuncu Şuâ’ın Mukaddeme-i Haşriye’den sonraki dokuz bürhan-ı haşriyeyi istiyor diye anladım. Fakat maatteessüf bir-iki senedir te’lif vazifesi tevakkuf etmiş. Resail-in Nur’un mesâili; ilim ile, fikir ile, niyet ile ve kasdî bir ihtiyârla değil; ekseriyet-i mutlaka ile sünûhat, zuhurat, ihtârât ile oluyor. Bu dokuz berâhine şimdi ihtiyac-ı hakîki kalmamış ki, te’life sevkolunmuyoruz.
Evet erkân-ı îmâniye içinde “Îmân-ı Billah” ve “Îmân-ı Bilyevm-il âhir” Âlem-i İslâmiyet’in iki kutbu ve iki güneşidir.
Birincisi; Risâle-i Nur, tamamıyla bürhanlarını îzah etmiş.