Ve madem Hâfız Ali, Tahirî, Hâfız Mustafa, Küçük Ali Risâle-i Nur hizmetinde tam muvaffakıyetleriyle tam makbul oldukları tahakkuk etmiş. Bu iki cereyan baştaki iki göz gibi olmalı. Tam bir tesânüd lâzım ki, bu ağır defineye omuzları dayanabilsin.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederiz.
Sava Medrese-i Nuriye’nin kıymetdar bir talebesi Marangoz Ahmed’in güzel ve hâlis manzumesi bizi memnun edip, Lâhika’ya girdi. Husûsan Risâle-i Nur’un sandalyesinden ma’sûmları inmedikleri ve “O nurlu sandalyada oturan, yangınlar, tuğyanlardan kurtulur.” diye sözleri güya tam Medresetüzzehrâ’nın hakîki bir talebesi, istikbalden zamanımıza gelmiş bize teselli veriyor ve ma’sûm talebelerin çoğalmasını müjde veriyor.
Risâle-i Nur’un te’lifi başında, başkâtib Şamlı Hâfız Tevfik’in haremi merhûme Zehra, ben Barla’da iken, Şamlı Hâfız Risâle-i Nur’u yazmasına çalışmak için o merhûme, Hâfız’ın bedeline belinde odun taşımakla odun getiriyordu ve Hâfız’ın işlerini görüyordu.. tâ nurları yazsın. Biz de o merhûmeyi o iyiliğine mukabil, Risâle-i Nur’un vefat etmiş has talebeleri içinde o vakitten beri duamızda şerik ediyoruz, hem dua edeceğiz.
Aziz Sıddık Kardeşlerim!
Bu def’a beni çok mesrûr eden ve şükre sevkeden ve bu sıralarda hasıl olan endişemi izâle eden ve Isparta Vilayeti ma’nevî Medresetüzzehrâ olduğunu ve Isparta şâkirdleri sebatta ve sadâkatta her yere fâik olduklarını gösteren, Risâle-i Nur erkânlarından üç-dört mektub ve o mektubda isimleri bulunan has kardeşlerimin Risâle-i Nur’a hizmet ve kalemleriyle yardım cihetinde bize gösterdikleri fedakârane ulüvv-ü cenab, böyle bir zamanda ve böyle bir mevsimde gâyet parlak bir inâyet-i Rabbâniye olduğuna kanaatımız var.
Nur fabrikasındaki Ali’ler ve Tahirî’nin istedikleri mu’cizeli Kur’anımızla İ’caz-ı Kur’an zeyilleriyle beraber İstanbul’da Hâfız Emin’in yanındadır, okutturuyorlar ve yazdırıyorlar. İsterseniz benim nüshamı Hâfız Emin’den alınız, onun yerine güzelce zeyilli nüshanızdan birisini veriniz, yanında kalsın.