Kastamonu Lahikası | Mektup 79 - 80 | 117
(117-117)

(80)

Kardeşlerim!

Bugünlerde Rumûzât-ı Semâniye’ye aid iki risâleyi ehemmiyetli talebelere, bir yere gönderdim. Yol kapandı, gitmedi. O iki risâleyi tekrar dikkatle mütâla’a ettim. Fikren dedim ki: “Bu zevkli, güzel, meraklı, şirin bir maksada giden bu tevafuklu yolda ne için sevkedilmeden perde indi, başka yolda sevkedildik, çalıştırıldık.”

Birden ihtar edildi ki: O gaybî esrarı açacak olan meslekten yüz derece daha ehemmiyetli ve kıymetli ve umumî ihtiyaca medâr ve herkes bu zamanda ona şiddetle muhtaç ve İslâmiyetin temel taşları olan hakaik-i îmâniye hazinesine hizmet etmeye ve istifadeye zarar gelecekti. En büyük ve en yüksek maksad olan hakaik-i îmâniyeyi, ikinci derecede bırakacaktı. Onun için idi.”

Sûre-i remzinde, esrar-ı gaybiye gösterildi; birden kapandı, perde indi.

Hem bu sır içindir ki, o yolda fazla istihdam edilmedik, yalnız o mes-lek-i tevafukiyenin tereşşuhatından Risâle-i Nur’un hakkaniyetine bir imza ve cezaletine bir zînet ve huruf-u Kur’aniyenin intizamından ve vaziyetlerinden tezahür eden bir nevi i’caz çıktı. Daha o yolda çalıştırılmadık.

Umum kardeşlerimize ve Risâle-i Nur’da ders arkadaşlarıma birer birer selâm ve dua ederiz ve dualarını rica ederiz.

Dinle
-