Kastamonu Lahikası | Mektup 157 | 251
(251-251)
(157)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Nur fabrikasının sâhibi ile kahraman Tahirî bizi gâyet mesrûr eden müjdeler veriyorlar; hem bazı mes’eleleri soruyorlar. Sizlerdeki erkânın verdikleri karar ve münâsip gördüğü tarzlar, benim re’yimin fevkinde inşâallah isabet ederler. Mâdem benim re’yimi de almak istiyorlar. Şimdilik, evvelce nazlanan matbaacılara lüzum yok. Hem mesleğimize muhalif yeni hurufa, Risâle-i Nur’un bir nevi müsaadesi hükmüne geçtiği için lâzım değil. Sizler, el makinasıyla yazdığınız mikdar yeter. Zâten Nazif de, el makinasıyla bir derece çalışıyor. Tashihine çok dikkat etmek lâzım. Eski hurufla elmas kalemli kardeşlerim matbaaya ihtiyaç bırakmıyor. Bize yardım etsinler.

Sorduğunuz ikinci cihet ise, Hâfız Mustafa’ya verdiğim yeni hurufla iki risâle, çoğu ayrı ayrı olsun, bazı da beraber olsun. Gençlere ait risâleciğin başında isim olarak “SİRAC-ÜL GAFİLÎN” veyahut “GENÇLİK REHBERİ” nâmı; tevhide ait risâleye “HÜCCETULLAH-ÜL BALİĞA” nâmını veyahut “MİSBAH-UL ÎMÂN”; Kerâmet mecmûasının ismi ise, “SİKKE-İ TASDİK-İ GAYBΔ veya “TASDİK-İ GAYBÎNİN HÂTEMİ” nâmını başında yazarsınız. Arabî “VİRD-ÜL EKBER-İ NURİ” tab’edilmişse, arabî bilmeyen Risâle-i Nur şâkirdlerine bir teshilât olmak için Yedinci Şuâ, Âyet-ül Kübra ve Yirminci Mektub’da îzah ve tercüme edilen sahifelerinin numaralarını, “VİRD-ÜL EKBER”in kenarlarına rakamla bir Hâşiyecik gibi yazılsa iyi olur. Yani “Bu arabî makam, fi’lân risâlede, fi’lân sahifede îzahı var” diye işaret edilse ve elmas kalemli kardeşlerimiz bunu tevzi’ edip, herbiri bazı nüshaları böyle işaretlerle kaydetse ve hem el makinasiyle yaptığınız veya matbaadan gelen risâlelerden nümûne için bir-iki nüshasını bize gönderseniz iyi olur.

* * *
Dinle
-