Kastamonu Lahikası | Mektup 140 | 226
(226-227)

(140)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bu zamanda husûsan bu sıralarda, Risâle-i Nur’un şâkirdleri tam bir metânet ve tesânüd ve dikkat etmeye muhtaçtırlar. Lillah-il-hamd, Isparta ve havalisi kahramanları demir gibi bir metânet göstermesiyle, başka yerlere de hüsn-ü misâl oldu.

Ey Hüsrev! Te’sirli ve güzel mektubunu aldım. Vazifenin başına geçmen, bizi fevkalâde mesrûr etti. Binler safalar ile geldin. Sen, bir buçuk sene maddî kalemin işlemediğinden merak etme. Senin yerine ve kerâmetli kaleminin yâdigârı olan Mu’cizat-ı Ahmediye’nin biri vilayat-ı şarkıyede fa’alane geziyor. Diğer son yazdığın nüsha da, İstanbul’da senin yerinde çalışıp, inşâallah fütûhat yapar. Senin yazdığın mu’cizeli iki Kur’an-ı Azîmüşşan’ın bu havalide husûsan Ramazan-ı Şerif’te sana kazandırdıkları sevabları ve tahsin ve tebriklerini, inşâallah yakında tab’a girmesiyle, âlem-i İslâm’dan senin ruhuna yağacak rahmet dualarını düşün, Allah’a şükreyle.

Dinle
-