Barla Lâhikası | Mektub 23 | 30
(30-30)

(Hulûsî Bey’in selefi, Yirmi Altı yaşında vefat eden biraderzâdem Abdurrahman’ın, vefatından bir iki ay evvel yazdığı mektubudur)

Ellerinizi öperim, duânızı dilemekteyim. Sıhhat haberinizi, irşadedici olan “Onuncu Söz” risâlenizle beraber Tahsin Efendi vasıtasiyle aldım, çok teşekkür ederim. Evvelce gerçi emrinize muhalefet ederek muhterem ve değerli amcamdan ayrıldığıma pişman olmuş isem de ve itâbınıza müstehak olmuş isem de, bu da mukadder imiş. Ve Cenâb-ı Hakk’ın emr ve iradesiyle ve belki de bizim için hayırlı olduğu için oldu. Binâenaleyh ben cehâlet sâikasıyla bir kusur yaptım ve belâsını da çektim. Bundan sonra çekmemek için afvınızı rica ve duânızı dilerim.

Aziz mamo(*)!. Şunu da şurada arzedeyim ki: Himaye ve himmetîniz sâyesinde, din ve âhiretime dokunacak ef’al ve harekâttan kendimi muhafaza ettim ve etmekte berdevamım. Gerçi dünyanın değersiz çok musîbetlerini gördüm ve çektim ve birçok da lezâiz ve safâsını gördüm, geçirdim. Hiç bir vakit ve hiç bir zaman unutmadım ki: Bunların hepsi hebâ olduğu ve dünyanın Allah için olmayan lezâiz ve safâsı neticesi zillet ve şedid azab olduğu ve dünyada Allah için ve Allah’ın emir buyurduğu yollarda çekilen ve çekilmekte olan mezâhim neticesi, sonu lezzet ve mükâfat olduğunu bildiğim ve îman ettiğimden, fenâ şeylerin irtikâbından kendimi muhafaza edebildim. Bu his ve bu fikir ise terbiye ve himmetînizle zihnimde ve hayalimde yer yapmıştır. Hakîkat böyle olduğunu bildiğim için bütün meşakkatlere şükür ile beraber sabretmekteyim.

(*) Kürdçe “Amcacığım” demektir.


Şimdi amcacığım ve büyük üstadım! Habis olan nefsimle mücadele edebilmek ve onun hevâî ve bilâhere elem verici olan arzularını yapmamak ve dinlememek için teehhül etmek mecbûriyetinde kaldım ve şimdi artık her cihetle Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve keremiyle rahatım. Kimsenin dediğini şer ise duymamazlığa gelir ve kimse ile fenâ hasletleri kapmamak için ihtilat etmemekteyim. Dâirede müddet-i mesaîden hariç zamanlarımı kendi evimde Cenâb-ı Hakk’ın şükrü ile geçiriyorum. Bundan başka ey amca, sizden sonra şimdiye kadar en çok beni ikaz ve fenâ şeylerden men’eden, üstad-ı a’zam ve mürşidim olan bu âyet-i kerîmeden duyduğum ve hissettiğimdir:

Ve öyle biliyorum ki; o gün de pek yakındır. (Hâşiye-1).

duâm bu ve itikadım böyledir ve böyle de îman ederim: (Hâşiye-2).


(Hâşiye-3).

Biraderzadeniz


Abdurrahman


* * *

Demek Onuncu Söz onun hakkında bir mürşid-i hakîki hükmüne geçmiştir ki; birden onu derece-i velayete çıkararak şu üç kerâmeti söylettirmiştir. Benden sekiz sene evvel ayrılmış. Onuncu Söz eline geçmiş, mektubun başında söylediği gibi çok azîm istifade edip sekiz sene zarfında aldığı kirleri onunla silmiştir. Hatta tayyedilmiş, mektubunun diğer bir parçasında Onuncu Söz’ün şevkinden demiş: “Yazdığın Sözler’in hepsini bana gönder, kendi hattımla herbirisinden otuzar nüsha yazar ve yazdırırım. Tâ intişar edip kaybolmasın.” İşte böyle bir kahraman vârisi kaybettim. Ruhuna elfâtiha.

Said Nursî


(Hâşiye1): Cây-ı dikkattir, vefatını haber veriyor.
(Hâşiye-2): Hem îman ile gideceğini ilân ediyor.
(Hâşiye-3): Âhir nefesteki kelimat-ı îmaniyeyi âhir-i mektubunda zik-retmesi, dünyadan kahramancasına îmanını kurtarıp öyle gideceğine işâret eder.

Səs yoxdur