Barla Lâhikası | Mektub 165 | 172
(172-172)

(Sabri’nin fıkrasıdır)

Bu kerre bir kıt’a lütufnâme-i fâzılane-i mergubeleriyle tereşşuhat-ı Kitab-ı Mübin’in bir zübdesi bulunan, Fihriste-i Mübin’in Dördüncü Kısmını, Süleyman Efendi kardeşimiz yed’iyle aldım, okudum. Müellifine, kâtibine, naşirine, hâdimlerine binler dualar ettim. Hakîkaten vakt-i kırâetim olan iki saat zarfında, Risalâtü’n-Nur ve Mektûbâtü’n-Nur’un kâffesini icmâlen okumuş kadar mütelezziz ve müstefid oldum. Ve şöyle dedim: Lütufnâme-i keremkârîlerinde işâret buyurulduğu üzere, dört nüsha değil, belki birkaç ay, her vazifeye tercihan fihristeyi teksir ve neşre sa’y etmeliyiz.

Mâdem ki, gayemiz neşr-i envâr-ı hakâik-i Kur’ândır. Bu mübârek ve kıymettar eser-i giranbahâ ise hakâik-i Kur’âniyenin hülâsası ve zübdesi ve ta’biri câiz ise, tam bir pişdarıdır. Miftahü’n-nusret ve mirkatü’l-fütuhtur.

Üstad-ı Azizim!

Mukaddemen, bu kıymetdar eserleri avn-i İlâhî ile vücûda getirdikçe, bu kusurlu talebenizi de, bir muhatab addederek her eseri irsal ve tenvir buyurmakta idiniz. Fakat o zamanlar, gayr-ı ihtiyarî nurla, zulümat karşısında bulunmaklığım hasebiyle, nurlar ile aramdaki perde açılmamıştı. Şimdi o semm-i kâtil ta’birine lâyık muhalif, zıd, menfî cereyanların zevaliyle, envâr-ı bînihaye-i Kur’âniyenin elhamdülillâh kapıları açıldı. Sâlifü’l-arz zulümâtın zebunu bulunduğum sıralarda, münteşir âsârı tekrar okuyup yazıyorum.

Risâlelerin derece-i kıymetlerini ve bahşettiği feyzi ve fevzi arzetmek, lîsan ve kalemin fersah fersah iktidarının fevkindedir. Bu mübârek ve kudsî tereşşuhat-ı Kur’âniye ve lemeat-ı Furkaniyeyi, hakîki bir dellâl-ı Kur’ân olmalı ki, hakkıyla takdir ve sena edebilsin. Zîra bu hayat-ı hakîkiye ve sermediye hazinelerindeki müsta’mel kelimat ve ta’biratın kâffesi sâirlerine min-külli’l-vücuh fâik ve bâkir beyânatı havi, kemâl-i selaset ve cezalet ve şâyan-ı gıbta ve hayret, dirayeti müştemil ve câmi’ ve cümel ve fıkârât ism-i Bedi’ ve Hakîm’in bir cilve-i hâssa ve mümtazesidir, dersem binden bir hakkını bile vermiş olamam.

Hülâsa: Bu Nurların kâffesi deccallara mahsus ve müstahzar elmas gülleler ve ehl-i îman için menba’-ı envâr-ı hakâik olan Kur’ân-ı Hakîm’den son asırda nebean etmiş, binler âb-ı hayat-ı bâkiye hazineleridir.

Sabri



Səs yoxdur