Barla Lâhikası | Mektub 168 | 175
(175-175)

(Kardeşim Abdülmecid’in fıkrasıdır.)

(Hulûsî Bey’e yazdığı mektubdandır.)

Eyyühe’l-Azîzin Azîzi, Hazret-i Seydanın muhterem tilmizi!

Teşnesi bulunduğum tebşirnâmelerinizi memnuniyetle aldım. Var olunuz. Cevabları yazmak îcab eder amma ne yazayım. Ruh nâhoş, kalb bîhoş, kafam bomboş. Zîra, etraf-ı erbaamdan takattur eden vahşetler, kasâvetler, yeisler, beisleri tasavvur ettikçe biri cinnete yâni cünuna, diğeri Cennete yâni Şam’a gitmek üzere, akl u ruhum seferber vaziyetini alıyorlar. Bunun içindir ki, ne Seyda’nın yâni Üstad’ın talebeliğini ve ne de sizin kardeşliğinizi bihakkın îfa edemediğimden ne yazacağımı bilemiyorum.

Hem de sizden gelen mektublar saf, temiz, nurlu bir fikirden çıktığından, okuyanlara ışık veriyor. Zulmetli fikrimden çıkan arîzalar ise, size zulmet vereceği ihtimalinden korkarak titreye titreye takdime cesaret edemiyorum.

Abdülmecid


Səs yoxdur