Barla Lâhikası | Mektub 118 | 125
(125-125)

(Hâfız Ali’nin bir fıkrasıdır ki küçük bir mes’elede, “Gücendin mi?” diye istifsar münâsebetiyle yazılmıştır)

Eyyühe’l-Üstadü’l-Muhterem!

Hayatımın her safhasından kıymetli ve o hayatı, pervane-misal, bir emrinin infâzına ateşte yakmağa her an hâzır olduğum kıymetli Üstadım!

Evet değil böyle hakîkat uğrunda, hatta bir kıymetli hediyeyi ihsan eden Pâdişâh-ı Zîşan için, o hediyeyi sarfetmekte tereddüd edilmez. Öyle de Üstadım, bize emanet olarak ve ne zaman alınacağı meçhûl olan hayatın ve her zaman emrine âmâde ve hâzır olduğum Cenâb-ı Mün’im’in, o emanet üzerine ne gibi emri vaki’ olsa, inşâallah bilâ-tereddüd emanetini iâdeye hâzırız. Mâdem siz, o Pâdişâh-ı Bîzeval’in kurbiyet-i İlâhîyesinde, aynı emrini tebliğe me’mur bulunuyorsunuz; öyle ise, hem mübârek sözünüz hak ve aynı rahmettir.

Hem Efendim... bahçıvanmisâl fidanları büyütmek üzere, hayva-nat-ı muzırranın taarruzundan bir an evvel kurtarmak için, aşağı dallar kesilir ki; tâ yükselsin. O fidanların hiç bir cihetle hakları yoktur ki, “Bunu tımar eden ve hayatımıza sebeb olan, bizi ba’zan rencide ediyor” diyemezler. Zîra hâl-i asılları ile kalsaydılar, bir muzır hayvan dahi koparacaktı ve topraktaki kökü de tefessüh edecekti, yok olacaktı.

Evet Üstadım, mübalâğasız, pür-kusurlukta mislim olmadığını nefsime bile ba’zan kabul ettirdiğim... yalnız pür-zünûb talebenizi; dizlerime değil, belime değil, boğaz çukuruma değil, belki de boyumdan aşan ve belki dâhilimin de siyah çamurlara mezcolduğu ve tefessüh etmeye başladığı bir zamanda Hızır gibi yetişip ve misl-i Lokman, Kur’ân-ı Hakîm’in şifahânesinden lemeân eden muâlecelerle, tedâviye başladınız. Hayat ismine lâyık bir hayat bahşına vesilesiniz. O hayatı ihsân edene ve vesile olan uğruna, o hayatı ifna etmemek (Hâşiye). kâr-ı akıl değildir.

Hem bir hasta, ameliyata muhtaç olduğunu bilmelidir. Ve hastasını gece gündüz tedâvi altında bulunduran eczacıya karşı yüz binlerle teşekkür ve o eczacıya eczahâneyi teslim eden Hakîm-i Pür-kemâl, Kadîr-i Bîmisal Hazretlerine nihayetsiz hamd ve şükre borçluyuz. Ve bu borcumu îfâ edemediğimden pek mükedderim. Allahü Teâlâ sizden ebeden razı olsun.

Hâfız Ali (R.H.)
-----------------
(Hâşiye): Benim bedelime şehîd olacağını hissetmiş. Kuvvet-i ihlâsın kerâmeti olarak haber veriyor. Haber verdiği gibi şehîd oldu.
Said Nursî
Not: Bu hâşiye de Üstadın kendi el yazısıyle yazılmıştır.
Səs yoxdur