Barla Lâhikası | Mektub 262 | 269
(269-269)

Re’fet Bey!

Senin çok antika iki mu’cize-i kudret, müzehânemi tezyin etti. Âdi zannettiğimiz şeylerde, ne kadar hârikulâde işler bulunduğunu ihtar ediyorlar. Şu On Dokuzuncu Mektub’da ikinci, üçüncü cüz’ünde salavât-ı şerifenin her sahifede birbirine bakması tesâdüf işi olamaz. Çünkü tesâdüf, onda bir tevâfuk eder. Bu ise onda dokuz tevâfuk var.

Demek ne şuursuz tesâdüfün işi ve ne de benim ve ne de kâtiblerin düşünüşüdür. Çünkü ben yeni anlıyorum, kâtibler benden sonra anladılar. Demek gaybî bir kasd ve irade ile, umum Sözler’de ve bilhassa On Dokuzuncu Mektub’daki salavât-ı şerifede hârika bir letafeti irade etmiş. O tevâfukat ise, gaybî bir kasd ile dercedilen bir belâgat ve letâfetin tereşşuhâtıdır.

Said Nursî


Səs yoxdur