Barla Lâhikası | Mektub 225 | 232
(232-232)

Ey Bu Dâr-ı Fânide Medâr-ı Tesellilerim, Bu Diyar-ı Gurbette Enîslerim Ve Esrar-ı Kur’âniyede Beni İştiyaklarıyla Konuşturan Zeki, Ferasetli Muhatablarım!

Sizlere, yalnız bir-iki dakika temâşâ etmekle, ne derece acınacak bir halde, nâkıs bir hat ile çalıştığımı ve sizin kıymetdar kalemleriniz, ne kadar bana ehemmiyetli olduğunu ihsas etmek için, kendi hattımla tashihsiz bir fihriste-i huruf göndermiştim. Halbuki, sizler bir-iki dakika değil, saatlerce baktınız ve günlerce zabtettiniz. Bundan anladım ki, siz ona fazla merak ediyorsunuz. Onun için size o listenin, tebyizini gön-deriyorum. İsterseniz kendinize bir sûret alırsınız.

Fakat bunu biliniz ki, bu fihriste muvakkat bir me’haz olmak için takribî bir tarzdadır. Ben kolaylık için, kısmen eski mahfuzatıma, kısmen iki mikyas ile dokuz saatte perişan hattımla yazmıştım. Sonra anladım ki, bu vâdide bir tefsir köyümüzde var. O tefsiri getirdik, mukabele ettik. Ekseriyet-i mutlaka ile tevâfuk etmişiz, birkaç büyük yekûnlerde on-on beş küçük yerlerde muhalefet oldu.

Tahkikat neticesinde, tefsirin matbaa ve müstensihlerin eser-i sehvi olarak muhalefet olmuş. İki üç yerde müsvedde listemizi tashih ettik. Sonra o tashihimizin yanlış olduğunu anladık, daha listemizi değiştir-medik. Matbaa hatâsı olarak tefsir tashihe muhtaç zannettik, fakat edemedik. Çünkü, sâhibi büyük bir müdakkik ve matbaa da Câmiü’l-Ezher yanında ve kurbünde, Ezherî ulemâsının nazarı altında olduğundan tashihe cür’et edemedim.

Aynı tefsiri, tebyiz ile beraber gönderiyorum. Ona bakarsınız, fakat tenkide uğraşmayınız. Çünkü, benim listem takribîdir, daha tahkikî yapmadım. Tefsir ise, çoğunda rivayete istinâd eder. Hem ba’zı Sure-i Mekkiye’de Medenî âyetler girmiş. Belki, hesaba dâhil etmemiş. Meselâ, Sure-i Alâk’ta hurufu yüz küsur demiş. Muradı, en evvel nâzil olan nısf-ı evveldir. O doğru söylemiş. Ben ise eski mahfuzatıma istinâden mecmuu sureyi zannettiğim için onun savabında hatâ etmişim.

Hem tevâfuktaki esrar, küllî yekûnlara bakar. Takribî fihriste bize kâfidir. Kenzü’l-Arş’ın üç nüktesinde yazılan tevâfukat, küsûrâtın değişmesiyle değişmezler. Belki büyük yekûnlerin değişmesiyle dahi o tevâfukat bozulmaz. Meselâ, Sure-i Kehf ile otuz dokuz sure, bin adedinde ittifak ediyorlar. Bir iki tane bin adedini kaybetse, o mühim tevâfuk bozulmaz. Ve hâkeza... Küsuratın çendan esrarı var, daha bize tamamıyla açılmadı. İnşâallah açıldığı vakitte, fihriste dahi tahkikî bir sûrete girecek.

Said Nursî


Səs yoxdur