Barla Lâhikası | Mektub 185 | 192
(192-192)

(Babacan Mehmed Ali’nin fıkrasıdır.)

Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücûd ve Tekaddes Hazretlerinin, Cibril-i Emin vasıtasıyla, Âhirzaman Nebisi Peygamberimiz (A.S.M.) Efendimiz’e gönderilen ve bugüne kadar muhafaza edilen Kur’ân-ı Hakîm’i hakîkatıyla ve hak sözler ile, Hakk’ın yaratmış olduğu kullarına tercümanlık eden ve Hakk’ın rızası için gece ve gündüz dua eden, hakîki SAİD’den bir muhabbetname aldım ki, o da üstadım efendimin mektubudur.

Ciddî ve samimî dostumuz ve kardeşimiz bulunan Âsım Bey’e vardığımda müjdeledi. Beş dakika kadar görüştüm. Ve göndermiş olduğunuz emanetleri alırken öyle sevindik ki, bülbülün gül dalında seher vaktinde aşkından ağzından çıkarmış olduğu nağmeler gibi işittik. Onun için birbirimizle ne konuştuğumuzu bilemedik. Bildiğim şu kadar ki: Yalnız ayrılırken çok şükür Cenâb-ı Allah’a, böyle envâr-ı Kur’âniyeyi neşreden bir üstadımız varken, hiçbir vakit saâdetimizden mahrum kalmayız diye bildik.

Babacan


Səs yoxdur