Barla Lâhikası | Mektub 252 | 259
(259-259)


Aziz, Sıddık Kardeşim Re’fet Bey,

Mâşâallah şimdi siz ümid ettiğim tarzda risâleleri tâkib ediyorsunuz ve yazıyorsunuz. Senin gibilerin az sa’yi dahi çok hükmündedir. Çünkü, çoklar size itimad edip, sizi taklid eder. Sizin gibi ciddî kardeşleri, bu gurbet memleketinde bulduğumdan, burası benim için hakîki bir vatan hükmüne geçti, hakîki vatanımı unutturdu. Yazılan eserlerin yüksekliği, me’haz ve mâden-i kudsîleri olan Kur’ân’dan sonra sizler gibi muhatabların ciddî iştiyakları ve tam tefehhümleridir. Siz beni bulduğunuzdan bir şükretseniz, ben sizi bulduğumdan dolayı bin şükrediyorum.

Mektubunda ism-i a’zamı suâl ediyorsun. İsm-i a’zam gizlidir. Ömürde ecel, Ramazanda Leyle-i Kadir gibi, esmâda ism-i a’zamın istitarı mühim hikmeti var. Kendi nokta-i nazarımda hakîki ism-i a’zam gizlidir, havassa bildirilir. Fakat her ismin de a’zamî bir mertebesi var ki, o mertebe ism-i a’zam hükmüne geçiyor. Evliyaların ism-i a’zamı ayrı ayrı bulması bu sırdandır. Hazret-i Ali’nin (R.A.) Ercuze nâmında bir kasidesi Mecmûatü’l-Ahzab’da var. İsm-i a’zamı altı isimde zikrediyor. İmâm-ı Gazâlî onu Cünnetü’l-Esmâ nâmındaki risâlesinde, Hazret-i Ali’nin zikrettiği ve ism-i a’zamın muhiti olan o esmâ-i sitteyi şerh ve hâssalarını beyân etmiştir. O altı isim de, dür.

Kerâmet-i gaybiyenin ikinci parçasını tashih ederek, bir parça daha ilâve ettik, gönderdim.

Bedreddin’in sür’atle ileri gitmesi, Kur’ân-ı Hakîm’in feyz-i kerâmetindendir. Cenâb-ı Hak muvaffak etsin.

Hacı İbrahim Efendi’ye bilhassa selâm ediyorum. Lütfü, Rüşdü, Hâfız Ahmed, Sezâi Efendilere selâm ediyoruz. Âhiret hemşireme de duâ ediyorum. Senin bu def’aki mektubun bir parçası Mektûbât içine dercedildi.


Kardeşiniz

Said Nursî


Səs yoxdur