Barla Lâhikası | Mektub 70 | 77
(77-77)

(Sabri’nin fıkrasıdır)

Lütufkâr ve inâyetkâr Üstadım Efendim Hazretleri!

Ramazan-ı Şerifin onuncu Cumartesi günü, saat on bir buçukta, herbir nüktesi nâmütenâhî hikmet ve hakîkat müjdelerini hâvi ve mübeşşir, dokuz nükteli Ramazaniyeyi aldım. Ruhumun fevkalâde muhtaç ve müştak bulunduğu ve nazirsiz eser-i pürnuru, o gece kemâl-i fahr ve sürurla yazdım. Ve aslını yine Nis’li Hâfız Mahmud Efendi’ye teslim ettim, Hakkı Efendi’ye götürdü. Ertesi sabah istinsah ettiğim risâleyi bir daha dikkatli okuyarak, hattımın tevafukunu tashih ve Ali Efendi’ye âid bir mektub yazdım. Tam imza edeceğim esnada, İslâm köyü’nden bu vazifeye ma’nen me’mur bir adam geldi, Ali Efendi’ye gönderdim. Ve şu ümidin fevkinde âni olarak gelen vasıta-i irsal, eserin kudsiyetine sarih ve bâriz bir delil olduğuna şübhe kalmadı.

Üstad-ı Azîzim! Ba’zan Nurları düşünüp, hakîkaten pek çok hakâik ve hikmetleri ihtiva ettiklerini görüyorum. Yalnız şu şehr-i rahmet ve mağfiretin ibâdâtından olan sıyâma âid bir mevzu açılmadığını görerek, üstadıma bir arîza takdim etsem ve otuz günden ibaret olan Ramazan-ı Şerife âid Otuzuncu Mektub olmak üzere, bir niyazda bulunmak emelinde iken, bir sebebe binaen şu arzumdan feragat ettim.

İşte bu def’a Külliyat-ı Nur’dan mebhus-u anha risâle, bu abd-i âcize hitaben, “senin kalbindeki hafî bir arzu ve hissin, bizim levha-i ma’nevîmizde gâyet büyük harflerle yazılıdır ki, işte is’âf edildi” tarzında bana ihsan buyuruldu. Fakir de, ruhumun mühim bir ihtiyacını te’min eden, binler hikmet ve müjdeli Ramazaniyeyi alarak, Kur’ân-ı Azîmüşşan’ı inzal edene secdeler ve Nurlar dellâl-i âlîşanına hadsiz teşekkürler ile, borçlu olduğum duâ-yı fâzılânelerine müdavim bulunduğumu arzeylerim Efendim Hazretleri.

Sabri


Səs yoxdur