Kastamonu Lahikası | Mektup 17 | 26
(26-27)

Kardeşlerim!

Size lâtif bir hikâye:

Bir zaman Barla’da bir zât, ağaçtan bir kutuda cevizli bir tatlı bana göndermişti. Mukabilini verdiğim o birbuçuk kilo lokmalardan her gün altışar tane ben kendim yerdim ve ba’zan o kadar ve daha ziyâde başkalara teberrük olarak verirdim. Sıddık Süleyman bu hâdiseyi belki tahattur eder. Bir aydan ziyâde devam etti. Sonra merhum Galib Bey ile hesab ettik, onun beş-altı misli bereket, içinde olduğuna kanaatımız geldi. Ben o vakit dedim: “Bu zâtta ehemmiyetli bir bereket, bir ihlas var.” Şimdi tahmin ve tahattur ediyorum ki, o zât Hacı Hâfız imiş. O acib bereketin şimdi sırrı çıkmış.

Nur fabrikasının sâhibi Hâfız Ali’nin ve mübâreklerin köyleri ortasında, duada Sav köyü mevki almış. Tam bir senedir ahya yüzünden emvât dahi hisse alıyorlar.

* * *

Dinle
-