Kastamonu Lahikası | Mektup 37 | 60
(59-61)

Şöyle ki:Bir gün tashihat işim yoktu. İşarat-ül İ’caz’ın ( ) tevafuku hakkında yanlışım ve sehvim hatırıma geldi. Bir keffaret-üz zünûb aradım. Birden Lafzullah’ın başı olan elif, Risâle-i Nur’un bir muhtasar fihristesi ve çekirdek-i aslîsi olan İşarat-ül İ’caz’da ve resâil-i sâirede kerâmetkârane vaziyetler gösterdiğini düşündüm. Acaba Lafzullah’ın ( ) ve ( ) harfleri dahi ne vaziyet gösterecek diye baştan aşağıya kadar bütün İşarat-ül İ’caz’ı sahifelerdeki satır başları ve nihayetlerini saydım. ( ) ve ( ) nin elif gibi kerâmetkârane vaziyetini gördüm. Belki inşâallah, tevafukta sehivden gelen kusurlarıma ve yanlışlarıma bu da bir küçük keffaret-üz zünûb olur. Evvelki mektubda, İşarat-ül İ’caz’da sâir hurûfâtın mecmuu başka bir tarzda ehemmiyetli bir vaziyet-i hârikaları bulunduğuna bir işaret, bir uç, bir emâre gördüğümüzü size yazmıştık; fakat o geniş sırrı tamamen görmek çok zamana muhtaç olduğundan, çok ehemmiyetli vazifeler şimdilik onunla iştigale müsaade etmedi.

Aziz kardeşlerim! Bu sıkıntılı zamanda ve tazyikat altında akıl ve kalbi eğlendiren ve keyiflendiren böyle tefekkühat-ı ilmiyeyi israf saymayınız. Hüsn-ü niyet öyle bir kimyadır ki; şişeleri, elmasa çevirir; toprağı, altun yapar. İnşâallah o hüsn-ü niyetle, bu tefekkühat dahi hakîki bir gıda anbarına bir anahtar olur ve hizmette zaafa düşenlere kut ve kuvvete yol açar. Lafzullah’ın âhir harfi seksenbeş def’a o Lafza-i Celâl’in evvelki harfi oluyor. ( ) adedine ma’nidar bir tek farkla tevafuk lîsanıyla ( ) der. ( ) bir adedi, seksen beş def’a hemen hemen umûmiyetle tevafuk eder. Yanlız, ba’zan bir sahife fasıla olur. ( ) iki adedi, kırk iki def’a ekseriyet-i mutlaka ile tevafuk eder.

Dinle
-