İnşâallah Hüsrev, Rüşdü, Re’fet gibi kardeşlerimizin, bilhassa Hüsrev gibi çok metin bir rüknün müfarakatı sûreten elîm ve zararlı göründüğü halde, gâyet hayırlı bir sûret almasını rahmet-i İlâhiyeden ümidvarız.
Hattâ hapsimiz musîbeti, gerçi zâhiri bir azab idi, fakat hakîkat noktasında hizmetimiz hakkında büyük bir inâyet ve rahmete çevrildi. Lillah-il-hamd sizlerin gayretinizle o havalide çok Hüsrev’ler var, meydana çıkmağa başlamışlar. Belki çok zamandan beri mütemadiyen çalışmaktan Hüsrev’e bir istirahat verildi ve kıymetdar kalemi yerinde mübârek lîsanı ve hâlîsane ahvali yine kudsî hizmetini idame etmesini inâyet-i İlâhiyeden ümidvarız. Nasılki Feyzi ve Salahaddin’in askerliği de öyle mübârek oldu.
Kardeşlerim! Bu hâdise münâsebetiyle Risâle-i Nur’un tam mutabık çıkan bir ihbar-ı gaybîsini beyan ediyorum:
Hüsrev ve Hulûsi ve Rüşdü ve Re’fet gibi Risâle-i Nur’un çok şâkirdleri, meslek-i askeriye ve bu ikinci Harb-i Umûmiye’ye münâsebetdar bir sûrette girmelerini ve ikinci bir Harb-i Umumî olacağını ve iştirakimizi altı-yedi sene evvel haber vermiş. Çünki Yirmi sekizinci Lem’a olan İkinci Keramet-i Aleviye’nin İkinci Emâre’de
bahsinde
beraber olsa, bin dokuz yüz kırk (1940) küsur oluyor. Allahu a’lem, o tarihte bir harb-i umumîye iştirakimizi işaret ediyor diye haber vermiş. İşte şimdi aynı tarihtir ki, Risâle-i Nur’un erkân-ı mühimmesi iştirak ediyor.
Kardeşlerimize birer birer selâm ederiz. Hilmi, Feyzi, Nazif, Emin sizlere selâm ve arz-ı hürmet ederler.
Kardeşiniz
Said Nursî