Kastamonu Lahikası | Mektup 120 | 187
(186-193)
(120)

ÎCAZ İLE BEYAN İ’CAZ-I KUR’AN

Bir zaman rü’yada gördüm ki: Ağrı Dağı altındayım. Birden dağ patladı, dağ gibi taşları âleme dağıttı, sarstı cihanı.

Füc’eten bir adam yanımda peyda oldu. Dedi ki: Îcaz ile beyan et, icmal ile îcaz et, bildiğin enva’-ı i’caz-ı Kur’anî! Daha rü’yada iken ta’birini düşündüm. Dedim: Şuradaki infilâk, beşerde bir inkılâba misal. İnkılabda ise elbet hüda-yı Furkanî, Her tarafta yükselip hem de hâkim olacak. İ’cazının beyanı, zamanı da gelecek!

O sâile cevaben dedim: İ’caz-ı Kur’anî, yedi menâbi-i külliyeden tecelli, hem yedi anasırdan terekküb eder.

Birinci Menba’:
Lafzın fesahatından selaset-i lîsanı; Nazmın cezaletinden, ma’na belâgatından, mefhumların bedaatından, mazmunların berâatından, üslûbların garabetinden birden tevellüd eden bârika-i beyanı.

Onlarla oldu mümtezic, mizâc-ı i’cazında acib bir nakş-ı beyan, garîb bir san’at-ı lîsanî. Tekrarı hiç bir zaman usandırmaz insanı.

İkinci Unsur ise: Umûr-u kevniyede gaybî olan esâsât, İlâhî hakaikten, gaybî olan esrardan, gaybî-yi âsumanî.

Mâzide kaybolan gaybî olan umûrdan, müstakbelde müstetir kalmış olan ahvalden, birden tazammun eden bir ilm-ül guyub hızanı.

Âlem-ül guyub lîsanı, şehâdet âlemiyle konuşuyor erkânı, rumuz ile beyanı, hedef nev-i insanî, i’cazın bir lem’a-i nûranî...

Üçüncü Menba’ ise: Beş cihetle hârika bir câmiiyet vardır. Lafzında, Ma’nasında, ahkâmında, hem ilminde, makasıdın mîzanı.

Lafzı tazammun eder pek vâsi’ ihtimalât; hem vücûh-u kesîre ki, her biri nazar-ı belâgatta müstahsen, arabiyece sahih, sırr-ı teşriî lâyık görüyor ânı.

Ma’nasında: Meşârib-i evliya, ezvâk-ı ârifîni, mezâhib-i sâlikîn, turuk-u mütekillimîn, menâhic-i hükema, o i’caz-ı beyanî birden ihata etmiş, hem de tazammun etmiş. Delâletinde vüs’at, ma’nasında genişlik. Bu pencere ile baksan, görürsün ne geniştir meydanı!

Ahkâmdaki istiab: Şu hârika şeriât ondan olmuş istinbat. Saadet-i dâreynin bütün desâtirini, bütün esbâb-ı emni,

İçtimaî hayatın bütün revabıtını, vesâil-i terbiye, hakaik-i ahvali birden tazammun etmiş onun tarz-ı beyanı.

İlmindeki istiğrak: Hem ulûm-u kevniye, hem ulûm-u İlâhî, onda meratib-i delâlat, rumuz ile işârât, sureler surlarında cem’etmiştir cinanı.

Makasıd ve gâyâtta: Müvazenet, ittirad, fıtrat desâtirine mutabakat, ittihad; tam müraat etmiş, hıfzeylemiş mîzanı.

Dinle
-