Barla Lâhikası | Mektub 86 | 93
(93-93)

(Sabri’nin fıkrası)

Eyyühe’l-Üstadü’l-Muhterem!

Bu kere Yirmi Yedinci Mektub’un İkinci Zeylini, Yirmi Sekizinci Mektub’un Beşinci, Altıncı Mes’elelerini bil’istinsah asıl maa-sûret takdim ediyorum. Bendeleri Yirmi Yedinci Mektub’un te’lif ve tesis ve tertibinde, çok mühim bir isabet hissediyorum ki, bu mektubun te’lifindeki gaye, kat’iyyen mektub sâhiblerini ilân ve teşhir olmadığı, belki muhtelifü’d-derecât zevi’l-efkâr ve elbâbın herbiri, Nurların ancak yüzde birer hâssalarını ve fevaidini görerek, dellâl-ı Kur’ân’ın bir dereceye kadar nidalarını taklide çalışmaları, ayrıca bir zevk ve letâfet ihsas ediyor.

Nur deryasını görmeyen ba’zı kimseler müştâkane soruyorlar ki: Mensub bulunduğunuz Nur eczahânesinde ne gibi muâlecât var ve asıl mevzuları nedir? Evvelce bu suâle karşı Risâletü’n-Nur’u mümkün ise, birer birer göstermeye, değilse aklım erdiği kadar söylemeye mecbûr idim. Şimdi ise, Risâletü’n-Nur’un yüzde on nisbetinde mevzuunu mümkün mertebe ifadeye hazırım. Ve nîm bir fihristini andırır Yirmi Yedinci Mektub’u veriyor ve bildiriyorum. Cüz’î-küllî maksadımı bildirebiliyorum. Nurların ekser aksamı vücûda geldikten sonra Yirmi Yedinci Mektub âdeta işâret tabancası gibi endaht edildi. Ve hem de Nur deryasının askerleri beyninde, bir nevi müsabaka vazifesini de gördü. Her müntesib meşher-i Nur’a, az-çok hünerini döktü.

Sabri


Səs yoxdur