Barla Lâhikası | Mektub 184 | 191
(191-191)

(Ahmed Husrev’in fıkrasıdır)

Sevgili Üstadım!

Bu fakir talebenize teselli veren mektubunuzu aldım ve ba’de’t-takbil okudum. Ruhumda hâsıl olan ma’nevî yaraların ızdırabları ile çok müteellim olurdum. Herşeyden ziyâde hürmet ettiğiniz ve ehemmiyeti dolayısıyla pek fazla itina ettiğiniz, Şeâir-i Diniyemize ve sizi severek, hâhişle, fîsebilillâh emirlerinize itaat ederek, size koşan talebelerinize sed çekmek sûretiyle yapılan denâete ruhum sabredemiyordu. Bir an evvel Hâlıkına ulaşmak isteyen ruhumda, azîm bir galeyan hissediyordum. Diğer taraftan sizden ma’lûmat alamadığım için, ızdırabların altında fevkalhad eziliyordum. Zalimlerin kahrı için dergâh-ı İlâhîye iltica etmekle teselli bulmak isterken, işte bu mektubunuz, kaza ve kadere razı olmak sûretiyle teselli ihsan ediyordu. Ben de

diyerek kahr talebinde bulunmayı bırakıyorum.

Ey sevgili ve müşfik Üstadım! Her an duânıza muhtaç talebeniz, kendi hesabıma düşünürsem, rûhen bir parça istirahat ediyorum. Fakat Üstadım ve kardeşlerim hesabına düşünürsem, ızdırabım, ye’sim birden bine çıkıyor. Ruhum feverân ediyor. Yine Cenâb-ı Hak hesabına itâat etmek istemiyor.

Aziz Üstad!

Âlem-i İslâm’a indirilen o azîm darbeler, Âlem-i İslâm hesabına sizin omuzlarınıza isabet ettiğini biliyorum. Böyle olmakla beraber, ulvî ruhunuz, âlî hamiyetiniz, hadden efzûn sabrınız, daha pek çok ve pek güzel hasletleriniz üzerinde en bâriz izleri gözüken şefkatiniz, zâlimler hakkında da hayır dua etmek oluyor.

Talebeniz

Ahmed Husrev


Səs yoxdur