Barla Lâhikası | Mektub 201 | 208
(208-208)

(Hâfız Ali’nin fıkrasıdır.)

Muhterem Üstadım!

Birinci, İkinci Sözler çok ellerde dolaştıkları için, okunmaz bir halde idiler. Keza istinsah ettim. Kalbime geldi ki, “Acaba şu İslâm ve îman hücceti olan Sözler’de bir sırr-ı tevâfuk var mı?” diye baktım, gördüm,

dedim. Anladım ki, risâlelerde umûmîyetle bir kitle-i i’caz ve Şems-i Sermedî’nin sönmez bir ziya-yı hakîkatı görünüyor. Nasılki Kur’ân-ı Hakîm bütün dünyaya, ins ve cine bin küsur seneden beri nida edip, düşmanlarını iskât ve dostlarını müferrah edip, hükmü kıyâmete kadar bâkidir. Öyle de, Kur’ân-ı Hakîm’in hakîki müfessiri olan Risâle-i Nur ve eczaları, bu zulümatlı perdelerin altında kendilerini gösterip, neşr-i envâr ettikleri gibi, inşâallah bir zaman olacak zulümat perdelerini yırtarak, bütün dünyaya hitab edip, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân’ın mu’cize-i bahiresini isbat edecektir. Cenâb-ı Hak ilâ yevmi’l-kıyam neşr-i envâra hizmet eden hâdimlerinin teksirini ihsân buyursun.

Hâfız Ali


Səs yoxdur