Barla Lâhikası | Mektub 204 | 211
(211-211)

(Bu gelecek iki fıkra, ikinci Sabri olan Hâfız Ali Efendi’nindir.)

Bu def’a istinsahına muvaffak olduğum Yirmi Dokuzuncu Söz’ü istinsahım esnasında İkinci Esas’ın Medârlar nâmıyla, “biner mumluk elektrik lâmbaları” hizasına geldiğimde, şöyle bir fikir kalbime geldi. Kalemi bırakarak düşündüm ve düşündüğümü aynen yazıyorum:

Üstadım, beka-yı ruh ve haşir hakkında, Cenâb-ı Hak tarafından bize o hakâika giden yolu göstermiş. Gösterilen hakîkatın yolunda hevesât-ı nefsaniyeye hoş gelmeyen şeyler vardı ki, bize uzun ve karanlık.

İşte şimdi serâser nur olan Sözler ve o nur fabrikasının elektrik lâmbaları ve kuvve-i cazibeleri; o yolu pek parlak gösterdiği gibi, pek yakından cezbedip hemen yakın ve yakından daha yakın olduğunu göstermekle beraber, havf yerine emniyet, zakkum yerine asel bahşediyorlar. Ve fevkalgaye hikmetlerini beyânda aczimi itirafla, lîsanımın döndüğü kadar derim: “Yâ Rab! bihakkı ismike’l-azîm ve bihakkı Kur’âni’l-Hakîm ve bihakkı Habîbike’l-Ekrem, deryâ-yı Nur’un başkumandanı olan Üstadımı razı olduğun amel üzerine sâbit ve râzı olacağı amelini teshil ve müyesser kıl, âmîn bi hürmeti Seyyidi’l-Mürselîn.”

Ali


Səs yoxdur