Barla Lâhikası | Mektub 247 | 254
(254-254)
ON BEŞİNCİ NOTA’NIN ÜÇÜNCÜ MES’ELESİ

Ey insan ve ey nefsim, muhakkak bil ki: Cenâb-ı Hakk’ın sana in’am ettiği vücûdun, cismin, a’zaların, malın ve hayvânâtın ibâhadır, temlik değildir. Yâni, istifaden için kendi mülkünü senin eline vermiş, istifade et diye ibâha etmiş. Senin gibi, idare etmekten hakîkaten âciz ve tedbirden cidden cahil bir şahsa temlik etmemiş. Çünkü, mülk olarak verse idi, idaresini sana bırakmak lâzım gelirdi.

Acaba en kolay, en zâhir ve dâire-i ihtiyar ve şuurda dâhil olan bir midenin idaresini yapamadığın halde; nasıl göz ve kulak gibi dâire-i ihtiyar ve şuurun hâricinde idare isteyen şeylere mâlik olabilirsin?

Mâdem sana verilen hayat ve hayatın levâzımatı temlik değil, ibâhadır. Elbette ibahanın düstûruyla hareket etmek lâzımdır. Yâni nasıl bir zât, ziyafete misafirleri davet eder. Onlara, meclis ziyafetindeki eşyadan ve ziyafetten istifadeyi ibâha ediyor, temlik etmiyor. İbaha ve ziyafetin kaidesi ise; mihmandarın rızası dâhilinde tasarruf etmektir. Öyle ise israf edemez, başkasına ikrâm edemez, sofradan kaldırıp başkasına sadaka veremez, dökemez, zâyi’ edemez. Eğer temlik olsa idi, yapabilirdi ve kendi arzusuyla hareket edebilirdi.

Aynen bunun gibi; Cenâb-ı Hak sana ibaha sûretinde verdiği hayatı intihar ile hâtime çekemezsin, gözünü çıkaramazsın ve ma’nen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası hâricinde harama sarfedemezsin... Ve hâkezâ kulağı ve dili ve bunlar gibi cihâzâtı harama sarfetmekle ma’nen öldüremezsin. Ve eti yenilmeyen hayvanını lüzumsuz tâzib edip katledemezsin. Ve hâkeza.

Bütün sana verilen ni’metler, bu misafirhâne-i dünyanın sâhibi olan Mihmandar-ı Kerîm-i Zülcelâl’in kavanin-i şerîatı dâiresinde tasarruf etmek gerektir.

Said Nursî



Səs yoxdur