Barla Lâhikası | Mektub 250 | 257
(257-257)

Aziz, Sıddık, Ciddî, Samimî Âhiret Kardeşim Ve Hizmet-i Kur’âniyede Çalışkan Bir Arkadaşım Re’fet Bey!

Mektubunuz beni mesrûr etti. Biliniz ki, iki sene evvel ma-beynimizde hararetli bir uhuvvet başladı. Sonra ba’zı ârızalarla ileri gitmedi. Müjde şimdi ileri gidiyor. Çünkü Husrev bana yazdığı mek-tubunda, senden çok memnun olduğunu, Barla’dan döndükten sonra seni istediğim tarzda bana gösteriyor.

Demek tam onunla ittihad ve teşrik-i mesaî ediyorsun. Elinden geldiği kadar onunla münâsebeti kuvvetleştir. Hem herbir has talebenin mühim bir vazifesi, bir çocuğa Kur’ân öğretmek olduğundan, sen bu vazifeyi yapmağa başladın. Sen birinci talebelerden olduğundan inşâallah senin çocuğun da birincilerden olacaktır. Mâdem çocuk benim de evlâd-ı ma’nevîyemdir; ona verdiğin ders, yarısı senin nâmına ise, yarısı da benim hesabıma olmalıdır.

Senin rü’yan ise çok mübârektir. Ta’biri pek zâhirdir. Isparta bir câmi’dir. Husrev, Re’fet, Lütfü, Rüşdü gibi zâtların samimî mütesanid hey’etin şahs-ı ma’nevîsi sana Said sûretinde gösterilmiş. Risâleler ile verdiğiniz ders ise, va’z u nasihat sûretinde gösterilmiş. Sen namazı kılmadığınızdan geç kalıp, acele ederek derse yetişmek ta’biri; Sözler’in neşri hâricinde ba’zı vezâif-i diniye, hem bir parça tenbellik, sizi birincilik hakkın olan birinci dersde ikinci derecede kaldığınıza işâret edip, seni ikaz ediyor.

Her ne ise... Ben senden şimdi çok memnunum ve oradaki kardeşlerim dahi senden çok memnundurlar. Cenâb-ı Hak bizi ve sizi tarîk-ı Hak’ta hizmet-i Kur’âniyede sebat ve metâneti versin, âmîn. Kayınpederiniz Hacı İbrahim Efendi’ye çok selâm ile Bedreddin’e ve hemşireme çok duâ ediyorum.


Kardeşiniz

Said Nursî


Səs yoxdur