Kastamonu Lahikası | Mektup 43 | 67
(67-68)

(42)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Sizler, ümidimin fevkinde gayret ve faaliyetiniz, beni âhir hayatıma kadar mesrûr ve müteşekkir edecek bir mâhîyettedir. Bu def’a mektubu-nuzda, “Hıfz-ı Kur’an’a çalışmak ve Risâle-i Nur’u yazmak, bu zamanda hangisi takdim edilse daha iyidir?” diye sualinizin cevabı bedihîdir. Çünki bu kâinatta ve her asırda en büyük makam Kur’anındır. Ve her harfinde, ondan binler sevab bulunan Kur’ânın hıfzı ve kırâatı, her hizmete mukaddem ve müreccahtır. Fakat Resâil-in Nur dahi, o Kur’an-ı Azîmüşşan’ın hakaik-i îmâniyesinin bürhanları ve hüccetleri olduğundan ve Kur’ânın hıfz ve kıraetine vasıta ve vesîle ve hakaikî tefsir ve îzah olduğu cihetle, Kur’an hıfzıyla beraber ona çalışmak elzemdir.
      Nur fabrikası ve Gül fabrikası devâirinde, Mübârekler Hey’eti’nde, Lütfü’ler nümûnelerinde, Hacı Hâfız’lar cemaatinde, Sıddık Süleyman, Hakkı’nın makamlarında bulunan herbir kardeşlerimize, husûsan elli ümmiden çıkan Risâle-i Nur talebelerine birer birer selâm ve dua ediyoruz ve dualarınızı istiyoruz.

                                                                                                                                                                             S. N.



(43)

Sevgili Ve Kıymetli Üstadım, Faziletmeab Efendim Hazretleri!

Ebedî minnetdarı ve hâdimi bulunduğum Risâle-i Nur’un feyzinden, lâyık olmadığım pek çok eltâf-ı Rabbâniyeye mazhariyetîmi, gözlerimden sevinç yaşları akıtarak görmekte ve ne sûretle şükranlarımla mukabele edeceğimden âciz bulunmaktayım. Dünün menfur-u umumîsi Nazif, bugünün parlak bir vatanperveri veya hakîkatçısı bulunmaktadır. Elhamdülillâh hâzâ min fadli rabbî...

Senelerden beri müştakı bulunduğum Nur ve Gül fabrikaları, Mübarekler Hey’eti’nin ve o mukaddes fabrikanın makine ve çarklarının nurlu sadâlarını kulaklarımla işitmek ve şu âciz ve kasır ve cahil vaziyetîmle, o yüksek Aşere-i Mübeşşere-i Kur’aniye’den olan Ashab-ı Güzin (Rıdvanullahi aleyhim ecmaîn) Efendilerimizin bugün şahsiyet-i ma’neviyelerini küçük bir mikyasta temsil eden sıddıklar, mücahidler, fedakâr kahramanlar cemaatinin iki mühim uzvu bulunan aziz kardeşlerimizden Mübârek Sabri ve Büyük Hâfız Ali’nin hakkımda gösterdikleri âlîcenabane muhabbet ve merbutiyet-i kalbiye.. ve hâdiselerin aynen tevafuku, bu yüksek ve muktedir nur deryasının nurlu rüzgârlarından hasıl olan dalgaların hışırtılarından sızan bir kerâmet-i gaybiye bulunduğundan, bizce pek kıymetdar olan bu mühim tevafukatın,

Dinle
-