Halbuki bu asır, o damar-ı insanîyi o derece şırınga etmiş ki; küçük bir ihtiyaç ve âdi bir zarar-ı dünyevî yüzünden elmas gibi umûr-u diniyeyi terkeder.
Evet insaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı, bu asırda israfat ile ve iktisadsızlık ve kanaatsızlık ve hırs yüzünden bereketin kalkmasıyla ve fakr u zarûret, mâişet ziyâdeleşmesiyle o derece o damar yaralanmış ve şerâit-i hayatın ağırlaşmasıyla o derece zedelenmiş ve mütemadiyen ehl-i dalâlet nazar-ı dikkati şu hayata celb ede ede o derece nazar-ı dikkati kendine celbetmiş ki; edna bir hâcât-ı hayatiyeyi, büyük bir mes’ele-i diniyeye tercih ettiriyor.
Bu acib asrın bu acib hastalığına ve dehşetli marazına karşı Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’ın tiryak-misal ilâçlarının nâşiri olan Risâle-i Nur dayanabilir; ve onun metin, sarsılmaz, sebatkâr, hâlis, sadık, fedakâr şâkirdleri mukavemet ederler. Öyle ise, her şeyden evvel onun dâiresine girmeli. Sadâkatla, tam metânet ve ciddî ihlas ve tam itimad ile ona yapışmak lâzım ki; o acib hastalığın te’sirinden kurtulsun.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.
Aziz, Sıddık, ve Sebatkâr Kardeşlerim!
Sizin faaliyetiniz ve sebatkârane çalışmanız, Risâle-i Nur dâiresinin zenbereği hükmünde bizleri ve çok yerleri harekete getiriyorsunuz. Allah sizden ebeden razı olsun. Bin âmîn âmîn.
Size, Hizb-ül Kur’anî’den evvel gönderilen Risâle-i Nur’un Vird-ül A’zam’ına ilhak etmek için bir parçayı yazdık, bir parçayı da Yirmi dokuzuncu Lem’ada yerini gösterdik. Benim husûsî tefekküratım o neviden olduğu cihetle bana ihtar edildi, ben de yazdım.
Sâniyen: Birkaç gün evvel size gönderdiğim son mektubdaki, hayat-ı dünyeviyenin hayat-ı diniyeye galebe etmesine dâir ikinci mes’elesi münâsebetiyle gâyet ince ve kaleme alınmaz bir ma’na kalbe zâhir oldu. Yalnız gâyet kısa o ma’naya işaret edeceğim. Şöyle ki: