Âhirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselam’ın nüzûlüne ve Deccal’ı öldürmesine ait ehadîs-i sahihanın ma’nayı hakîkileri anlaşılmadığından, bir kısım zâhir ülemalar, o rivâyet ve hadîslerin zâhirine bakıp şübheye düşmüşler. Veya sıhhatini inkâr edip veya hurafevari bir ma’na verip âdeta muhal bir sûreti bekler bir tarzda, avam-ı müslimîne zarar verirler.
Mülhidler ise, bu gibi zâhirce akıldan çok uzak hadîsleri serrişte ederek, hakaik-i İslâmiyeye tezyifkârane bakıp taarruz ediyorlar. Risâle-i Nur, bu gibi ehadîs-i müteşabihenin hakîki te’villerini Kur’an feyziyle göstermiş. Şimdilik nümûne olarak bir tek misal beyan ederiz. Şöyle ki:
Hazret-i İsa Aleyhisselâm Deccal ile mücadelesi zamanında, Hazret-i İsa Aleyhisselâm onu öldüreceği vakitte, on arşın yukarıya atlayıp sonra kılıncı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücûdça o derece Deccal’ın heykeli Hazret-i İsa’dan büyüktür, diye mealinde rivâyet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa Aleyhisselâm’dan on, belki yirmi misli yüksek kametli olmak lâzım gelir. Bu rivâyetin zâhir ifadesi sırr-ı teklife ve sırr-ı imtihana münafî olduğu gibi, nev’-i beşerde câri olan âdetullaha muvafık düşmüyor.
Halbuki bu rivâyeti, bu hadîsi, hâşâ muhal ve hurafe zanneden zındıkları iskât ve o zâhiri ayn-ı hakîkat i’tikâd eden ve o hadîsin bir kısım hakîkatlarını gözleri gördükleri halde daha intizar eden zâhirî hocaları dahi îkaz etmek için, o hadîsin bu zamanda da ayn-ı hakîkat ve tam muvafık ve mahz-ı hak müteaddid ma’nalarından bir ma’nası çıkmıştır. Şöyle ki:
İsevîlik Dini ve o dinden gelen âdât-ı müstemirresini muhafaza hesabına çalışan bir hükûmet ile, resmî i’lânıyla, zulmetli pis menfaati için dinsizliğe ve bolşevizme yardım edip terviç eden diğer bir hükûmet ki, yine pis menfaati için İslâmlarda ve Asya’da dinsizliğin intişarına tarafdar olan fitnekâr ve cebbar hükûmetlerle muharebe eden evvelki hükûmetin şahs-ı ma’nevîsi temessül etse ve dinsizlik cereyanının bütün tarafdarları da bir şahs-ı ma’nevîsi tecessüm eylese, üç cihetle, bu müteaddid ma’naları bulunan hadîsin, bu zamanda aynen bir ma’nasını gösteriyor. Eğer o galib hükûmet netice-i harbi kazansa, bu işâri ma’na dahi bir ma’nayı sarih derecesine çıkar. Eğer tam kazanmasa da, yine muvafık bir ma’nayı işâridir.
Birinci Cihet: Din-i İsevî’nin hakîkisini esâs tutan İsevî Ruhanîlerin cemaati ve onlara karşı dinsizliği tervice başlayan cemaat tecessüm etseler, bir minare yüksekliğinde bir insanın yanında bir çocuk kadar da olamaz.