Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Denizli Lâhikası Mektup 22 - 23 | 17
(17-17)

Eğer perde-i gayb açılsa, bu sebatsız zamanda böyle sebat gösteren ve bu yakıcı, ateşli hallerden sarsılmayan bu samimî dindarlar ve ciddî müslümanlar eğer her biri bir velî, hattâ bir kutub görünse, benim nazarımda şimdi verdiğim ehemmiyeti ve alâkayı pek az ziyâdeleştirecek ve eğer birer âmi ve âdi görünse, şimdi verdiğim kıymeti hiç noksan etmiyecek diye karar verdim. Çünkü böyle pek ağır şerait altında îman kurtarmak hizmeti, herşey’in fevkındedir. Şahsî makamlar ve hüsn-ü zanların ilâve ettikleri meziyetler, böyle dağdağalı, sarsıntılı hallerde hüsn-ü zanlarını kırmakla muhabbetleri azalır ve meziyet sâhibi dahi onların nazarlarında mevkiini muhafaza etmek için tasannua ve tekellüfe ve sıkıntılı vekara mecburiyet hisseder. İşte hadsiz şükür olsun ki, bizler böyle soğuk tekellüflere muhtaç olmuyoruz.

Said Nursî


* * *

(22)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bütün ruh ve kalb ve aklımla sizin leyle-i aşerenizi tebrik ederiz. Bizim şirket-i ma’nevîyemizde büyük kazançlar edeceklerini rahmet-i İlâhîyyeden niyâz ederiz. Bu gece rü’yamda yanınıza gelmiş, imam olarak namaz kılacağım halinde uyandım. Benim tecrübemle rü’yanın tâbiri çıkacağı zamanda Sava ve Homa kahramanlarından iki kardeşimiz rü’yayı tâbir etmek için umumunuz nâmına geldiler. Ben de umumunuzu görmek gibi mesrur oldum.

Kardeşlerim! Gerçi bu vaziyet, hem muvafığa ve bir kısım me’murlara Risâle-i Nur’a karşı bir çekinmek, bir ürkmek vermiş, fakat bütün muhaliflerde ve dindarlarda ve alâkadar me’murlarda bir dikkat, bir iştiyak uyandırıyor. Merak etmeyiniz, o nurlar parlayacaklar. (Hâşiye)

Said Nursî


* * *

(23)

Sabri’nin tâbiri ve istihraciyle, Sûre-i işâretine muvafık olarak Risâle-i Nur, Anadolu’yu Cebel-i Cûdîde sefine gibi ve Isparta ve Kastamonu’yu âfat-ı semaviye ve arziyeden muhafazalarına bir vesile olduğunu ve Risâle-i Nur’a ilişmesinler, yoksa yakından bekliyen âfetler geleceklerini bilsinler, akıllarını başlarına alsınlar.


Hâşiye: Ey kardeş! Dikkat buyur. Denizli hapsinde, bütün esbab-ı âlem zâhiren Üstadın aleyhinde, idam hükümleriyle mahkemeye verilmişken, Üstad diyor: “Merak etmeyiniz kardeşlerim, o Nurlar parlayacaklar.” Bu söz, bak nasıl tahakkuk etti.

Ses Yok