Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Denizli Lâhikası Mektup 61 - 62 | 40
(40-40)

hem Risâle-i Nur’un tesettür perdesinden çıkıp gâyet büyük ve umumî bir mes’elede kendi kendine merkezlerinde mübarezesi zamanında şâkirdlerini arkasında bulmak ve kaçmamakla sarsılmaz ve mağlûb olmaz bir hakîkata bağlandıklarını mütereddid ve mütehayyir ehl-i îmana göstermesi gâyet lüzumlu olduğunu dahi nazarınıza ve meşveretinize alınız. Sakın sakın birbirinizin kusuruna bakmayın; hiddet yerinde hürmet ediniz, itiraz yerinde yardım ediniz.


* * *

(61)

Aziz, Sıddık ve Sâdık Kardeşlerim!

Ben, bir kaç gündür bir duâmı değiştirdim. Şimdiye kadar ba’zan yüz def’a tekrar ile


veya



gibi duâlara (Talebe-te Resâil-in-Nur-is-sâdıkîn cümlesinden



kelimesini kaldırdım; tâ ki ruhsatla amele kendini mecbur bilen ve sıkıntının verdiği evham ve me’yusiyet cihetiyle zâhirî inkâr ve çekinmekle azîmet ve sadâkata muhalif hareket eden kardeşlerimiz o duâlardan mahrum kalmasınlar.


* * *

(62)

Aziz Kardeşim Hâfız Ali!

Hastalığına merak etme. Cenâb-ı Hak şifa versin âmin! Hapiste her bir saat on saat kadar kıymeti olmasından ve hastalık dahi herbir saat ibâdeti, on iki saat ibâdet ayarında bulunmasından, çok kârlısın. İlâç istersen, bir kısım dermanlar bende var, sana göndereyim. Zaten ortalıkta bir hafif hastalık var. Ben mahkemeye gittiğim gün, herhalde hasta oluyorum. Belki sen bana yardım etmek için, eski zamanda birbirinin bedeline hasta olması ve ölmesi gibi hârika fedakârlık gösteren zâtlar gibi, benim bir parça rahatsızlığımı aldın.

* * *
Ses Yok