Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 371 - 372 | 456
(456-456)
(371)

...Bir iki hafta evvel Mısır’ın Câmi-ül Ezher’inin büyük bir müderrisi olan Ali Rıza buraya husûsi bir adamı gönderdiği gibi, iki gün evvel de aslen Buhara’lı ve Medine-i Münevvere’de mücavir ve Mısır’da büyük âlimlerle ve hususan eski Şeyh-ül İslâm’ımız ve Dâr-ül Hikmet’te benim arkadaşım Mustafa Sabri Efendi’yle alâkadar ve bu tarafa geleceğine dâir onlarla görüşen ve bir derece onların nâmına mühim bir âlim yanıma geldi. Ben de Câmi-ül Ezher’e hediye-i vakfiyem olarak on bir tane husûsi mecmûalarımı o zât vasıtasiyle âlem-i İslâm’ın büyük medresesi olan ve o âlimin ihbariyle şimdi yirmi yedi bin talebesi bulunan Câmi-ül Ezher’e hediye olarak o zâta verdik. Hem dedik: Başta Mustafa Sabri ve Ali Rıza ve Mehmed Zahid Kevserî olarak Nur mecmûalarına benim bedelime sâhib ve hâmi ve vâris olsunlar ve Arabî’ye tercümeye çalışsınlar, dedik. Mektub da yazdık. O zât aldı gitti. Umum kardeşlerime ve hemşirelerime selâm ederim, dualarını isterim.


Said Nursî


* * *

(372)

Evvelâ: Hadsiz şükrolsun ki şimdi Ankara içinde küçük bir Medrese-i Nuriye ma’nasında, küçük Said’ler ve Nur’un fedakârları her gece birisi bir mecmûayı okur, ötekiler ders alır gibi dinliyorlar. Ba’zı vakit konferans zamanında ba’zı mühim adamlar da iştirak ediyorlar. Bu def’a Afyon gazetecisinin iftirası münâsebetiyle Başvekil’e ve Dâhiliye Vekaletine ve Nur Talebelerine ba’zı meb’uslar söylemiş. Adnan Menderes ile Dâhiliye Vekili pek dostane mukabele edip haber göndermişler ki: “Hiç merak etmesin ve me’yus olmasın.” Ve Afyon’daki gazeteci de: “Ben Emirdağı’na geleceğim ve Üstad’a iki dileğim var, bunları rica edeceğim ve özür dileyeceğim.” demiş. Ve bizim aleyhimizde neşredilen o gazetelerden, talebelerim yüz altmış adedini alarak imha etmişlerdir.

Daha fazla yazacaktım. Rahatsızlığım dolayısiyle yazamadım ve vakit de dar olduğundan kısa kesiyorum. Umumunuza selâm.

Ses Yok