Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Denizli Lâhikası Mektup 80 | 53
(53-53)
(80)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bize ihbar edene ve yazana zarar gelmemek için, şimdilik ehl-i vukufun ittifakıyla kararlarını size göndermiyeceğim. Bu son ehl-i vukuf, bütün kuvvetiyle bizi kurtarmak ve ehl-i dalâlet ve bid’iyyatın şerrinden muhafaza etmek için çalışmışlar, bize isnad edilen bütün suçlardan tebrie ediyorlar. Ve Risâle-i Nur’dan tam ders aldıklarını ihsas edip, Risâle-i Nur’un ilmî ve îmanî kısmının ekseriyet-i mutlaka ile vâkıfâne yazıldığını ve Said ise hem samimî, hem ciddî kanâatlerini beyan ederek, ondaki kuvvet ve iktidar; isnad edildiği gibi tarikat îcadı veya cem’iyet kurmak veya hükümet ile mübâreze etmek değildir, belki yalnız Kur’ân’ın hakîkatlarını muhtaçlara bildirmek kuvvet ve iktidarıdır diye müttefikan karar vermişler. Ve gayr-ı ilmî tâbir ettikleri mahremlere karşı demişler ki: “Ba’zan cezbeye ve şuurun heyecanına ve ihtilâl-i ruhiyeye kapılmasından, bu eserler ile mes’ul olmamak lâzım geliyor.” ma’nasını ifham ediyorlar. Ve “Eski Said”, “Yeni Said” tâbirinde, iki şahsiyet ve ikincisinde, fevkalâde bir kuvvet-i îmaniye ve İlm-i Hakâik-ı Kur’âniye ma’nasını, feylesofların hatırı için “Bir nevi cezbe ve ihtilâl-i dimâğiye ihtimali var.” diye hem bizi şiddetli tâbiratın mes’uliyetinden kurtarmak, hem muârızlarımızı okşamak için “sem’ü basar cihetinde hallüsinasyon hastalığı ihtimali nazar-ı dikkate alınabilir.” demişler.

Onların bu ihtimalini esasiyle çürüten, ellerine geçen ve bütün akılları geri bırakan Nur Risâleleri ve bütün avukatlara hayret veren “Müdâfaa” ve “Meyve Risâleleri” kâfi ve vâfi bir cevaptır. Ben çok şükrediyorum ki, bir hadîs-i şerîfin mazhariyeti bu ihtimal ile bana verilmiş.

Hem o ehl-i vukuf, bütün kardeşlerimizi ve beni tam tebrie edip derler: “Said’in âlimane ve vâkıfane eserlerine îman ve âhiretleri için bağlanmışlar; hiçbir cihette hükümete karşı bir su-i kasdlarına dâir bir sarâhat ve bir emâre, ne muhâberelerinde ve ne de kitab ve risâlelerinde bulmadık.” diye o hey’etin ittifakıyle karar verip biri feylesof Necati, biri Yusuf Ziya (âlim), biri de feylesof Yusuf namlarında imza etmişler.

Ses Yok