Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 330 | 415
(415-415)
(330)


Halk Fırkası iktidar partisi iken Üstadımıza yapılan eşedd-i zulüm ile yüzer kanunsuz işkencelerinden birinci nümunesi:

Zemin yüzünde bu asırdaki kadar misli görülmeyen bir zındıka cereyanının plânlarıyla, Üstadımıza yirmibeş senedir istibdad-ı mutlak ile yapılan zulmün bir nümunesi şudur ki: Nefes almak üzere kapalı araba ile kırlara gitmek için dışarıya çıktığı zaman, buranın büyük bir memuru kıyafetine ilişmek istemiş. Bu beş cihette kanunsuz ve beş vecihle vicdansızlık olan hadsiz cür’etkârlığa karşı deriz ki:

Pâdişâhın küçük bir tahakkümüne tahammül edemeyen ve Meşrutiyet ilânında ve Divân-ı Harb-i Örfî’de mahkeme reisi Hurşid Paşa’ya ve mahkeme a’zalarına cevaben:

“Eğer Meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaret ise; bütün ins ve cin şahid olsun ki, ben mürteciyim. Şeriatın birtek mes’elesi uğrunda bin ruhum olsa fedaya hazırım!” diyen ve Meclis-i Meb’usanda Mustafa Kemâl’e karşı: “Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduddur.” söyliyen ve İslâmî kıyafeti kat’iyyen ve aslâ tebeddül etmiyen ve kıyafetine ilişmek isteyen ve sonra kendi kendini öldürmekle tokadını yiyen Nevzad isminde Ankara valisine: “Bu sarık bu başla beraber çıkar” tarzında konuşarak boynunu göstermesiyle dokunulmayan bir zâta; hem Isparta, hem Eskişehir, hem Denizli Mahkemeleri dahi başını açtırmadıkları ve -son Afyon Mahkemesi müstesna- binlerce halk ve yirmi polislerin bulunduğu sıralarda bile başını açması ihtar edilmediği ve münzevi olduğu halde; o düşüncesiz memurların ma’nasız ihânet için müdahale niyeti, doğrudan doğruya anarşilik hesabına vatan ve millete tehlike getirmeğe çalışmaktır. Ve bütün bütün kanunsuz olmakla beraber senelerden beri emsaline rastlanmamış bir feragat-ı nefs ve fedakârlıkla en ağır şerâit altında yüz otuz parçadan müteşekkil muazzam ve hârika eser külliyatiyle vatan ve milletin ma’nevî kurtuluşunu temin eden böyle bir zâta bu tarzda ilişmek, elbette millet ve gençliğin mahv u perîşan olmasına gayret eden gizli vatan düşmanlarına yardım etmek ve âlet olmaktır.

       Afyon’da bir-iki mütemerrid, bir zındık masonun iştirâk ve teşvikiyle, o insanın bu tarz ihânet etmek fikrine; hiçbir ihâneti kabûl etmeyen Üstadımızın tahammül etmesinden ve ehemmiyet vermediğinden şu hakîkatı kat’iyyen anladık ki: Bu vatan ve millete kendi yüzünden bir zarar gelmemesi için haysiyetini, şerefini, nefsini, ruhunu, rahatını dahi feda etmiştir.

Ses Yok