Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 31 | 98
(98-99)

ve bin seneden beri kuvvet bulan dalâletin mukabilinde ve gâyet vehham ve garazkâr düşmanlarımızın desîselerinin ihatasında ve iki dehşetli mahkemenin uzun tedkikatında, Risâle-i Nur’un bu fevkalâde galebesi ve hârikulâde perde altında tenviratı ve düşmanlarını mecbûr edip serbestiyetini kazanması gösteriyor ki, o mevkiine lâyıktır ki, kablelvuku İmam-ı Ali Radıyallahü Anh ve Gavs-ı Âzam (Kuddise sırruhu) ondan haber verdikleri gibi, bunlar köy ve nahiye ve vilâyetim, benimle beraber şuursuz olarak geleceğini hissedip mesrur olmuşlar. (Hâşiye)

Sizi eski talebelerim ve eski arkadaşlarım ve kardeşim ve biraderzadem Abdülmecid ve Abdurrahmanlar bildiğimden bu mahrem sırrı size açtım.

Evet, ben yirmi dört saat evvel hassasiyetimle ve asabımın rutubetten te’siriyle rahmet ve yağmurun gelmesini hissettiğim gibi, aynen öyle de, ben ve köyüm ve nahiyem, kırk dört sene evvel Risâle-i Nur’daki rahmet yağmurunu bir hiss-i kablelvuku ile hissetmişiz demektir.

Umum kardeşlerimize ve hemşirelerimize selâm ve dua ederiz ve dualarını rica ederiz.

* * *

(31)

(HİSS-İ KABLELVUKUUN TETİMMESİ)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Risâle-i Nur’un zuhuru hiss-i kablelvuku ile küllî bir sûrette hissedilmesi gibi; Risâle-i Nur’un has talebelerinin bir kısmının itirafiyle ve bir kısmının tarz-ı hayatı Risâle-i Nur gibi bir hizmete namzedliğini gösterdiği cihetle bu tetimmeyi yazıyorum:

Evet, hiss-i kablelvuku, herkeste cüz’i, küllî vardır; hattâ hayvanatta dahi vardır; hattâ rü’ya-yı sâdıkanın ehemmiyetli bir kısmı bu hiss-i kablelvukuun nev’indendir; hattâ ba’zılarda hassasiyet cihetiyle kerâmet derecesine çıkar. Benim asabımdaki hassasiyetle yağmurdan yirmi dört saat evvelki rutubet-i havaiye ile yağmurun gelmesini hissetmem, bir cihette hiss-i kablelvuku sayılabilir ve bir cihette sayılmaz.


Hâşiye: Evet, Risâle-i Nur’un tercümanı hem fakir, hem âdi iken; şansız ve âmi bir hâneden olduğu halde, tarihçe-i hayatında yazıldığı gibi; fevkalâde istiğna ve hediye ve sadakaları kabul etmemek ve emsalsiz bir izzet-i ilmiye namiyle kimseye baş eğmemek ve tenezzül etmemek ve haddinden bin derece ziyâde işlere girişmek gibi haller, bu mezkûr sırdan ileri gelmiştir.

Ses Yok