Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 113 | 209
(209-209)

Şimdi birden sava medrese-i Nuriye’nin -Hacı Hâfız Mehmed, merhum Hâfız Mehmed ve kardeşleri ve Mehmedleri ve Ahmedleri ve ma’sûm Nurcuları ve mübârek ihtiyar ve sâir kahramanları- şâkirdlerini düşündüm. Hayatım müddetince ona yakın olmak bütün canımla istedim ve vefattan sonra onların mezaristanında defnolmamı arzuladım. Birden ihtar edildi ki: “Gerçi Medreset-üz-Zehranın merkezi olan Isparta vilâyetinde maddeten bulunmak çok cihetle faideli, saadetlidir; fakat Nur’un mesleği ve Nurcuların meşrebi cihetiyle dâima berabersiniz. Zaman ve mekân, perde olamazlar. Şarkda, garbda, şimalde, cenubda, dünyada, berzahda bulunsanız, ma’nen bir meclisde, beraber sayılırsınız. Onların ma’nevî yardımları dâima birbirine oluyor ve sana da gelir.” diye beni teskin etti.

Ben dedim: Mâdem şimdi her tarafta Nurlara kuvvetli ve kesretli eller sahib çıkıyorlar ve tam muhafaza ve neşrine çalışıyorlar, elbette ben bir parça istirahat etsem tenbellik olmaz.

* * *

(113)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Geçen mübârek Leyle-i Ber’atinizi ve gelecek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederiz. Bu sene, Berat Gecesi, Nurcular hakkında çok bereketli ve kerâmetli olduğuna bir emaresini hayretle gördük. Şöyle ki:

Ben, Beraat Gecesinden az evvel “Asa-yı Mûsa” tashihiyle meşgul iken; bir güvercin pencereye geldi, bana baktı. Ben dedim: “Müjde mi getirdin?” içeriye girdi, güya eskiden dost idik gibi hiç ürkmedi. “Asa-yı Mûsa” (Hâşiye) üstüne çıktı, üç saat oturdu; ekmek, pirinç verdim yemedi; ta akşama kaldı, sonra gitti, tekrar geldi. Beraat gecesinde, tâ sabaha kadar yanımda kaldı. Ben yatarken başıma geldi, Allah’a ısmarladık nevinden başımı okşadı, sonra çıktı gitti. İkinci gün, ben teessüf ederken, yine geldi; bir gece daha kaldı. Demek bu mübârek kuş, hem “Asa-yı Mûsa”yı, hem beratımızı tebrik etmek istedi.

* * *

Hâşiye: Evet, biz gözümüzle gördük.

Evet Evet Evet

Nureddin Mehmed İsmail


Ses Yok