Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 381 | 468
(468-471)

Onun için dindar milletvekilleri bu ta’cili lâzım gelen hakîkatı te’hir etmelerinden çok def’a tecrübelerle gördüğümüz gibi, bu def’a da küre-i hava şiddetli soğuğu ile buna itiraz ediyor.

İki dehşetli harb-i umûmînin neticesinde beşerde hâsıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle kat’iyyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz, geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakîkata dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’âna kılınç çekemez.

Said Nursî


* * *

(381)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Mevlid-i Şerifinizi ruh u canımızla tebrik ediyoruz ve muvaffakıyetinizi ve Nurların fevkalâde te’sirli intişarlarını sizlere müjde ediyoruz. Ve Nurcuları tebrik ediyoruz.

Sâniyen: Bu mübârek gecede pek şiddetli bir ihtar kalbime geldi ki: İstanbul’daki Üniversiteciler Eski Said ile Yeni Said’in Tarihçe-i Hayatındaki hârikaları yazmaları münâsebetiyle iki fikir meydana gelmiş:

Birisi: Dostlarda benim haddimden pek ziyâde, fevkalâde bir nevi velâyet gibi bir hüsn-ü zan hâsıl olmuş. Ve muârızlarda ve ehl-i felsefede de pek hârika bir deha zannı ve hattâ ba’zılarında da kuvvetli bir sihir tevehhümüyle haddimden bin derece ziyâde bir tevehhüm hâsıl olmuş. Ve bu ma’naya dâir çok yerlerde “Bunun hakîkatı nedir?” diye maddî ve ma’nevî îzahı benden istenilmişti. Ben de bu geceki şiddetli ihtar için çok mukaddematlı bir hakîkatı beyân etmeye mecbûr oldum.

Birinci Mukaddeme: Nasıl ki bir çam ağacının buğday tanesi kadar bir çekirdeği, koca çam ağacına bir mebde’ oluyor. Kudret-i İlâhî o acib ağacı o çekirdekten halkediyor. Milyondan ancak bir hisse o çekirdekte bulunurken, o çekirdek kader kalemiyle yazılan ma’nevî bir fihriste olmuş. Yoksa bir köy kadar fabrikalar lâzımdır ki o acib ağaç, dal ve budaklariyle teşkil edilsin. İşte azamet ve kudret-i İlâhî’nin bir delili de budur ki, bir zerreden dağ gibi şeyleri halkeder. İşte aynen bunun gibi, hiçbir mahviyet ve tevazu niyetiyle olmıyarak, bütün kanaatimle ilân ediyorum ki:

Ses Yok