Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 250 | 360
(360-360)
Birtek Gayem Vardır:

O da; mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın îman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri îmansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcûdiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve müslümanları îmana dâvet ediyorum. Bu îmansız kitleye karşı mücâdele ediyorum. Bu mücâhedem ile inşâallah Allah huzuruna girmek istiyorum, bütün faaliyetim budur. Beni bu gayemden alıkoyanlar da, korkarım ki bolşevikler olsun! Bu îman düşmalarına karşı mücahede açan dindar kuvvetlerle el ele vermek, benim için mukaddes bir gayedir. Beni serbest bırakınız. El birliğiyle, komünistlikle zehirlenen gençlerin ıslahına ve memleketin îmanına, Allah’ın birliğine hizmet edeyim.

Mevkuf
Said Nursî


* * *

(250)


Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bu dünyada, hususan bu zamanda, hususan musîbete düşenlere ve bilhassa Nur şâkirdlerindeki dehşetli sıkıntılara ve me’yusiyetlere karşı en te’sirli çare, birbirine teselli ve ferah vermek ve kuvve-i ma’nevîyesini takviye etmek ve fedakâr hakîki kardeş gibi birbirinin gam ve hüzün ve sıkıntılarına merhem sürmek ve tam şefkatle kederli kalbini okşamaktır. Mâbeynimizdeki hakîki ve uhrevî uhuvvet, gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz. Mâdem ben size bütün kuvvetimle îtimad edip bel bağlamışım ve sizin için, değil yalnız istirahatımı ve haysiyetimi ve şerefimi, belki sevinçle ruhumu da feda etmeğe karar verdiğimi bilirsiniz.. belki de görüyorsunuz. Hattâ kasemle te’min ederim ki: Sekiz gündür Nur’un iki rüknü zâhirî birbirine nazlanmak ve teselli yerine hüzün vermek olan ehemmiyetsiz hâdisenin, bu sırada benim kalbime verdiği azab cihetiyle, “Eyvah! Eyvah! El’amân! El’amân Yâ Erhamürrâhimîn meded! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar, kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadâkat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur.” diye hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryad edip ağladılar.

Ses Yok