Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 403 | 528
(528-529)

Ben sâbık mahkemelerde hem Risâle-i Nur, hem Risâle-i Nur talebeleri için tahammül ediyordum. Ve tam hakîkatı izhar etmiyordum. Bir derece zulümlerine tahammül edip haksızlıklarını yüzlerine vurmuyordum. Tâ ma’sûmlara, âsâyişe zarar gelmesin diye sabır ve her nevi zulüm ve işkencelere tahammül ediyordum.

Şimdi ise Risâle-i Nur’a âlem-i İslâm sâhib çıktı. Nur Talebeleri de benim müsamahama ve düşmanlarıma ilişmemekliğime ve zulümlerine sükût etmeme ihtiyaçları kalmadı. Onun için benim damarıma pek şiddetli dokunulduğunda irâde ve ihtiyarım haricinde karşıma çıkan gizli düşmanlarımın bana zararlarına vesile olan, beni cezalandırmağa çalışanlara hakîkatı çıplak olarak böyle söyleyeceğim. Sükût şimdi... İzhar edilmeyecek.

Mâdem hakîkat böyledir, Heyet-i Sıhhiye benim hem maddî, hem ma’nevî, hem sinir, hem kalb, hem nezleli baş hastalıklarım, hem kulunç ve sancı ve mahkemelerde konuşma iktidarsızlığı ve hem mâdem resmen vekillerim oradadırlar, hem tab’edenler de oradadırlar; istinabe sûreti ile ifademin alınması için fennî ve tehlikeli hastalığı var şeklinde rapor verilmesini rica ederim.

Emirdağı’nda Said Nursî


* * *

(403)


Aziz ve Mübârek, Müşfik Üstadım!

Bu arîzamı Nur’la alâkadar ve hac refiklerimden Karakoçan’lı Hacı Sabri kardeşim ile takdim ediyorum.

Evvelâ: Mübârek ellerinizi kemâl-i ihtiramla takbil eder, bu âciz ve pürtaksir kardaşınız ve talebenizi müstecap ve mübârek duanızda dahil buyurmanızı istirham eylerim.

Sâniyen: Hacı Sabri kardaşınızı ve diğer yeni alâkadarları da dualarınıza dâhil buyurmanızı rica ederim.

Ses Yok