Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 146 | 237
(237-237)
(146)

Muhterem, Mübârek, Muazzez, Şefkatli ve Faziletli Üstadımız Efendimiz Hazretlerine!

Evvelâ:


Risâle-i Nur kahramanlarından şehid merhum Hâfız Ali Efendi’nin refakat-ı ma’nevîyesine bu def’a vasıl olan Hasan Feyzi ağabeyimizin irtihali, bizleri cidden müteessir eylemiştir. Başta siz Üstadımız Efendimiz oldukları halde bütün Risâle-i Nur Talebelerine ve kendisinin mensub olduğu maddî ve ma’nevî efrad-ı ailesine ve medrese-i Nuriyesine ve Denizli halkına taziyetlerimi bildirir ve teessürlerinize iştirak eylerim. Ve naçiz ma’nevî hediyelerimi dergâh-ı İlâhîyeye takdim eylerken, garîk-ı rahmetler ihsan buyurmasını niyazlarda bulunurum.



Fehvasınca, bu âlemden âlem-i ervaha götürdüğü,



Âyet-i subhanînin işâret buyurduğu ecr-i naîm, çok Hasan Feyzi’ler sünbül vermesini eltaf-ı İlâhîyeden tazarru ve niyaz eylerim.

Muhterem efendim! Mesmuatıma nazaran, Denizli’de bundan yetmiş seksen sene evvel büyük bir evliyadan Hasan Feyzi isminde bir zat, bir gün talebelerine: “Bugün Kürdistanda bir evliya dünyaya geldi.” diye beşarette bulunmakla zat-ı devletlerini işâret buyurmuş. Badehu Denizli’ye başka başka perdelerle teşrifiniz, o zatın ruhunu şad ve îzaz için olduğunu telakki etmiştim; ve az zaman sonra aynı isimde müteveffa Hasan Feyzi Efendinin Risâle-i Nur’a hürmetle birinci Hasan Feyzi’ye imtisalen istikbal etmesi ve Nurlara taaşşukla idhal-i envar olması, bu kanaatımı kat kat ziyâdeleştirdi. Şimdi de düşündüm: Birinci Hasan Feyzi’nin vefatından sonra Said yetişti ve nâmına baktığı ikinci Hasan Feyzi de vazifesini yaptı ve nurlara gark olarak ve yerine bırakacağı çok Hasan Feyzileri de vazife başına davet edip hayata veda etti.

Ses Yok