Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 442 | 593
(593-594)

Hem vazife-i İlâhîyeye karışmamak için kader-i İlâhî hakkımdaki bu şiddetli hâlete aleyhimde değil, lehimde olarak fetva verdi, müsaade etti. Ben yanımdaki vasiyetnamemdeki evlâd kabûl ettiğim küçük evlâtları tevkil ediyorum. Onlarla konuşanı, benimle konuşmuş gibi kabul ediyorum...


Kardeşiniz
Said Nursî

Üstadımızın bu hastalığı gösteriyor ki, gizli dinsizler konuşturmamak için bir ilâç bulmuşlar, yedirmişler. Elhâsıl; Üstadımızın musafahadan, sohbetten ve konuşmaktan men’edildiğini biz de görüyoruz.

Üstadımızın hizmetinde bulunan
Tahirî, Zübeyr, Ceylân, Hüsnü, Bayram


* * *

(442)

Bera-yı Malûmat Hem Resmî Zâtlara, Hem Dostlara Mühim Bir Hakîkatı Beyân Ediyoruz:

Üstadımız gençliğinde ve hattâ çocukluğundan itibaren izzet-i ilmiyeyi muhafaza için şiddetle halktan istiğna ediyordu. Zekat ve sadakayı kat’iyyen almadığı gibi, İkinci Mektup’ta da beyân edildiği üzere hediyeyi kabul etmiyordu. Bu hâlin, şimdiki ihtiyarlık ve zayıflık zamanında devam edebilmesi için, Cenâb-ı Hakk’ın rahmetiyle o istiğna düstûru hastalığa inkılâb etti. Yâni mukabilsiz bir lokma alsa, derhal hasta olur. O lokmayı yiyemiyor. Üstadımız gençliğinde bu kadar muhtaç değildi. Tek başına yaşadığı zamanlar pek az bir masraf kendisine kâfi idi. Şimdi pekçok talebelerine tayin verdiği ve birkaç hastalıkla hasta bulunduğu bir zamanda, o istiğna düstûrunun muhafazası için, rahmet-i İlâhîye onu mukabilsiz hediyelerden hasta ediyor. Aynen öyle de: Üstadımıza hürmet dahi ma’nevî bir hediye gibi olduğundan, şiddetle nâsın hürmetinden ve elini öpmesinden kaçıyordu. Tarihçe-i Hayatının ve İhtiyarlar Lem’asının şehadetiyle, gençliğinde emsallerinin fevkinde olarak Siirt’in Tillo kasabasında inzivaya girmişti. Ağrı Vilâyetinde Şeyh Ahmed Hanî Hazretlerinin türbesine kapandı.

Ses Yok