Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 273 | 374
(374-374)

Hem hatâ-savab cetveli de o iki makama, fakat mahrem yalnız berây-ı malûmat olarak göndermek münasipse. Dedi: “Münasiptir.” Şimdi siz avukata deyiniz. Birkaç nüsha talebelerin itiraznâmelerinin ve cetvelin iki nüsha çıkarsın.

Hem Diyânet Riyaseti’ne yazınız ki, ulûm-u diniye ehlini himâye etmek vazife-i zaruriyenizi Said ve arkadaşlar hakkında bu def’a Afyon’a gönderdiğiniz raporla mükemmel yazdığınızdan, hem mazlum Said, hem ma’sûm arkadaşları dâirenize çok müteşekkir ve fevkalâde minnettar oldular. Zaten mes’elemiz dinî ve ilmi olmasından, her dâireden ve adliye ve zabıtadan evvel Diyânet Dâiresi alâkadardır. Onun için hem Denizli’de, hem Afyon’da en evvel o dâirelere müracaat edip şekvamızı oradaki âlimlere yazdık. Bu meâlde bir başlık yazınız.

Said Nursî


* * *

(273)

Aziz, Sıddık Kardeşim Re’fet Bey!

Kur’ân-ı Azimüşşân’ın hürmetine ve alâka-i Kur’âniye’nizin hakkına ve Nurlar ile yirmi sene zarfında îmana hizmetinizin şerefine, çabuk bu dehşetli, zâhiren küçücük fakat vaziyetimizin nezaketine binâen pek elîm ve fecî ve bizi mahva çalışan gizli münafıklara büyük bir yardım olan birbirinden küsmekten ve baruta ateş atmak hükmündeki gücenmekten vazgeçiniz ve geçiriniz. Yoksa bir dirhem şahsî hak yüzünden bizlere ve hizmet-i Kur’âniye’ye ve îmanîyeye yüz batman zarar gelmesi –şimdilik– ihti’mali pek kavidir. Sizi kasemle te’min ederim ki; biriniz bana en büyük bir hakaret yapsa ve şahsımın haysiyetini bütün bütün kırsa, fakat hizmet-i Kur’âniye ve îmaniye ve Nuriye’den vazgeçmezse ben onu helâl ederim, barışırım, gücenmemeğe çalışırım. Mâdem cüz’i bir yabanîlikten düşmanlarımız istifadeye çalıştıklarını biliyorsunuz, çabuk barışınız. Ma’nasız, çok zararlı nazlanmaktan vazgeçiniz. Yoksa bir kısmımız Şemsi, Şefik, Tevfik gibi; muarızlara sûreten iltihak edip, hizmet-i îmaniyemize büyük bir zarar ve noksaniyet olacak. Mâdem inâyet-i İlâhîyye şimdiye kadar bir zâyiata bedel çokları o sistemde vermiş. İnşâallah yine imdadımıza yetişir.

Said Nursî


* * *
Ses Yok