Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 107 | 205
(205-205)

Hem Muhacir Hâfız Ahmed’i, hem bana, hem nurlara alâka ve sadakat noktasında Nurların birinci talebesi ve fedakâr bir nâşiri kalben hissetmiştim. Halbuki, kalemle hizmete muvaffak olamadı. Çok def’a, o gaybî hissimi tahattur ederdim. Sonra, birden hem oğlu Kâzım, hem damadı Bahri, hem diğer damadı berber Mehmed ondan his ve ümid ettiğim metinane hizmeti fevkalâde bir alâka ve sadakatle tam tamına yerine getirmeye, çalışmaya başladılar. Hattâ hafideleri dahi ma’sûm şâkirdler içine girmişler. Umuma selâm.

* * *

(107)


Aziz, Sıddık, Bahtiyar, Vefakâr, Fa’al, Sebâtkâr Kardeşlerim!

Evvelâ: Tekraren hem sizin Receb-i Şerifinizi ve Leyle-i Regaibinizi tebrik, hem Safranbolu’lu kardeşlerimizin tebriklerine mukabeleten şuhur-u selâselerini ve dört leyali-i mübârekelerini ve Nurlarla gâyet ciddî alâkalarını tebrik ederiz. Ve oranın şâkirdleri nâmına yazılan tebrikname mektubunda benim pek çok kusurlu şahsıma verdikleri ünvanları ve senâları, Halil İbrahim’in ba’zı mektubları gibi, ta’dil ile “Risâle-i Nur”a çevirip “Lâhika”ya girmesini istedim; fakat şahsım pek sarih bir tarzda mevzu yapıldığı için yakıştıramadım, şimdilik geri kaldı.

Kardeşlerim! Kat’iyyen biliniz: Şan ü şeref ve hodfuruşluk ve kendine güvenmek ve şahsımı beğendirmekten ürküyorum ve kaçıyorum ve şahsıma karşı medihlerden hoşlanmıyorum. Yalnız Risâle-i Nur’a karşı sadakat ve kanaata bir emare olmak cihetiyle, ba’zı müfritane tâbirleri, ya hatırları için veya hüsn-ü zanlarını kırmamak fikriyle kısmen ta’dil ile kabul ve sükut ederim. Fakat iki ihlâs Lem’aları ve mesleğimizin “hillet” ve “ihlâs” ve “uhuvvet” esasları, bu tarz medihlere müsaade etmez.

Hem, bu benlik ve enaniyet asrında ve şöhretperestlerin nazarında Nurların sâfiyetine ve hâlisiyetine zarar verebilir.

Saniyen: Hıfzı’nın iki ma’sûmunun yazdıkları “Asa-yı Musa” ve “rehber” ve “Küçük Sözler” bizi mesrûr eyledi. Yüz Mâşâallah. Böyle binler Nurcu ma’sûmlar, istikbali nurlandıracaklar.

* * *
Ses Yok