Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 219 | 328
(328-328)
(219)

İFADEMİN KISACIK BİR TETİMMESİ

Afyon mahkemesine beyan ediyorum ki:

Nazarınıza ve kanun adâletine takdim edilen ifademde bulunan; on vecihle kanunsuz menzilimi basmak, beni sorguya çekmek ve tevkif etmek; üç büyük mahkemelerin hürmetlerini kırmak ve haysiyet ve adâletlerine ilişmektir, belki istihfaf etmektir.

Çünkü, üç mahkeme ve üç ehl-i vukufun, iki sene, yirmi senelik kitablarımı ve mektublarımı inceden inceye tedkikinden sonra; ittifakla hem bize berâet verildi, hem kitablarımız ve mektublarımız iade edildi. Ve berâetden sonra üç sene, fevkalâde bir inziva ve şiddetli bir tarassut altında haftada yalnız zararsız bir mektub ba’zı dostlarıma yazardım. Dünya ile alâkam kesilmiş gibi idi ki, serbestiyet verildiği halde memleketime gitmedim. Şimdi aynı mes’elede o üç mahkemenin âdilâne hükümlerini hiçe saymak gibi mes’eleyi tazelendirmek, onların şerefini kırıyor. Benim hakkımda adâlet eden o mahkemelerin haysiyetini muhafaza için mahkemenizden rica ederim. O aynı mes’ele olan “Risâle-i Nur” ve “cemiyetçilik” ve “tarikatçılık” ve “ihlâl-i emniyet ve âsâyişi bozmak” ihti’mâlinden başka bir sebeb, bir mes’ele bulunuz, beni onunla muaheze ediniz. Benim kusurlarım çoktur. Ben de size mes’uliyetime dâir yardım edeceğime karar verdim. Çünkü hapsin haricinde hapisten çok ziyâde azab çektim. Şimdi benim için medâr-ı rahat; ya kabir, ya hapistir. Hakîkaten hayattan usandım. Bu yirmi sene haps-i münferiddeki tâzib ve işkenceli tarassutlar, ihânetler artık yeter. Sonra gayretullaha dokunur. Bu vatana yazık olur. Sizlere hatırlatıyorum. Bizim en metin melce’ ve siperimiz:


dır.


* * *
Ses Yok