Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 145 | 236
(236-236)
(145)

Hakîkaten merhum Hasan Feyzi gibi az zamanda çok hizmet eden ve Nurlara karşı pek çok ciddî alâkadar olan Mustafa Osman’ın hizmetinin makbuliyetine bir delil olarak, Hasan Feyzi’nin ve onun ruhlarında ve sadakatlerinde iki muallim olan Ahmed Fuad ve Mustafa Sungur ve iki yüksek talebe olan Mustafa Oruç ve Rahmi’yi bulması ve Risâle-i Nur’un o kuvvetli ellerle hizmetine çalışması, o havali için büyük bir saadettir.

Hem bazı cümleleri ta’dilatla beraber “Lâhika”mıza geçirdiğimiz Mustafa Osman’ın ve muallim Mustafa Sungur’un müşterek acib mektubları gösteriyor ki; merhum Hasan Feyzi nev’inde bir sünbül orada inkişafa başlamış, İnşâallah çok biçârelerin îmanını kurtaracaklar. Hususan onların mahiyetinde ve Isparta’nın küçük ma’sûm kahramanlarına benzer Rahmi nâmında on dört yaşında bir mektebli çocuğun fedakârane Nurların derslerini gaye-i hayat bilmesi, bizleri ve Nurcuları cidden sevindiriyor. O havali için gençlerin kurtulmasına bir fa’l-i hayırdır.

Risâle-i Nur’un “Zülfikâr” ve sâir mecmûaların intişarı için büyük yardımlarda bulunan ve merhum şehid Hâfız Ali’nin en mükemmel tarzda yazdığı ve Nur fabrikasında tam çalışkan bir arkadaşı ve sâdık bir vârisi olan Hâfız Mustafa’nın eline emanet bırakılan bütün Risâle-i Nur eczaları onun eline geçmesini te’min eden Ahmed Fuad’ı ve emaneti ona teslim eden kardeşimiz Hâfız Mustafa’yı ve Safranbolu memleketini ve oradaki kardeşlerimizi ruh u canımızla tebrik ediyoruz. İnşâallah “Zülfikâr”a verdiği herbir banknota mukabil, bin kâr görecek, binler hayırlara medâr olacak. Hem ona, hem kardeşlerinden hatib İbrahim’e, hem yeni bir fedakâr muallim olan Mustafa Sungur’a ve küçük bir Salâhaddin olan Rahmi’ye ve başta Mustafa Osman ve Hıfzı olarak oradaki bütün kardeşlerimize selâm ederiz.

* * *
Ses Yok