Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 16 | 80
(80-81)

           Biz Risâle-i Nur şâkirdleri dünyaya çok ehemmiyet vermediğimizden, dünyaya yalnız Risâle-i Nur için baktığımızdan, bu yağmursuzlukta dahi o noktadan bakıyoruz. İşte Denizli’de mahkemeye verilen cüz’î bir kısım Risâle-i Nur sâhiblerine iadesinin aynı zamanında, burada dahi bir kısım zatlar yazmaya başlamaları aynı vaktinde bu yağmursuzlukta bir derece rahmet yağdı. Fakat Risâle-i Nur’un serbestiyeti cüz’i olmasından, rahmet dahi cüz’î kaldı. İnşâallah, yakında benim de risâlelerim iade edilecek, tam serbest ve intişarı küllileşecek ve rahmet dahi tam olacak.


* * *

(16)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

“Hizb-ül Kur’ân-ül Muazzam”ın hem fevkalâde ehemmiyeti; hem faideleri; hem okumasında hiçbir vesvesenin gelmemesi, hem bütün Kur’ân’ın en sevablı Âyetlerinin ihtivası, hem Risâle-i Nuriye’nin bütün esaslarını ve hakîkatlarını cem’etmesi; hem herkese, hususan her vakit bütün Kur’ânı okumağa fırsat bulamayan ve hâfız olmayanlara tamam Kur’ân’ın bir nümune-i kudsisi; hem tamam Kur’ân’ın tevafuklu tab’ında bir misal-i musağğarı ve müjdecisi; hem maddi ve lafzî ma’nevî parlak bir i’caz göstermesi gibi, pek çok hasiyetleri var ve bu şuhur-u mübârekedeki pek çok bereketlere ve nurlara ve sevablara medârdır ve onun tab’ına ve neşrine çalışmışlara çok büyük hayırlar kazandırır. Risâle-i Nur’un iki parlak ve kudsî istinad noktası ve âb-ı hayat çeşmesi olan


Âyetiyle



Âyeti, her nasılsa sehven Sure-i Âl-i İmrandan alınan Âyetlerde yazılmamışlar. O iki Âyeti de yazıp içine koyunuz. Bugünlerde on ikinci sahifeyi okurken birden



Âyeti gözüme ilişti. Mâkabline baktım



gördüm. Arka sahifesine baktım, gördüm ki; Risâle-i Nur’a işâret eden dört Âyet var ve onlar “Birinci Şua”da izah edilmiş. Kalbime geldi. Her halde bu dehşetli Âyet, bu dehşetli ve zulümatlı ve nifakı kuvvetli asrımıza da hususi bakar.

Ses Yok