Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Denizli Lâhikası Mektup 72 | 47
(47-47)

Mâdem hakîkat budur ve mâdem şimdiye kadar Risâle-i Nur’un hizmetinde inâyet-i Rabbânîyenin tecellisini inkâr edilmiyecek derecede gördük; herbirimiz cüz’î ve küllî bunu hissetmişiz ve mâdem şimdi siyasetin ve dünyanın çok cereyanlarının birbirine karşı tahşidâtı oluyor ve mâdem

elimizden kazâya rızâ ve kadere teslim ve hizmet-i îmaniye ve Kur’âniye ve Nuriyenin verdikleri büyük ve kudsî teselliden başka bir şey gelmiyor; elbette bize en elzem iş, telâş etmemek ve me’yus olmamak ve birbirin kuvve-i ma’nevîyesini takviye etmek ve korkmamak ve tevekkülle bu musîbeti karşılamak ve habbeyi kubbe yapan farfaralı gazetecilerin kubbelerini habbe görüp ehemmiyet vermemektir. Bu dünya hayatı, hususan bu zamanda, bu şerait altında kıymeti yoktur. Başa ne gelse gelsin, hoş görmeli.

* * *

(72)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

İki-üç kardeşlerimiz şöyle kendilerine bir güzel teselli bulmuşlar. Diyorlar ki:

“Bu hapisde bir kısım yeni kardeşlerimiz, bir-iki saat gayr-ı meşru bir hareket yüzünden, bir-iki belki on sene bu musîbet içinde sabır ve tahammül ediyorlar. Hattâ bir kısmı şükrederek başka günahlardan kurtulduk dedikleri halde; biz, Risâle-i Nur vasıtasiyle en meşru bir hareket ve hizmet-i îmaniye yüzünden altı-yedi ay hayırlı bir sıkıntıdan neden şekvâ ediyoruz?” diyorlar. Ben de, bin Bârekâllah onlara dedim. Evet, beş-on sene hem îmanını, hem başkaların îmanlarını kurtarmak niyetiyle zevkli, tatlı, hayırlı, kudsî bir hizmet ve yüksek bir ubûdiyet-i fikriye yüzünden beş-on ay zahmet çekmek, medâr-ı şükür ve iftihardır. Bir hadîsde ferman etmiş ki: “Birtek adam seninle hidâyete gelse, sahra dolusu kırmızı koyun, keçilerden daha hayırlıdır.” İşte burada, mahkemede ve Ankara’da, sizlerin yazılarınız ve hizmetleriniz vasıtasiyle ne kadar insanlar îmanlarını dehşetli şüphelerden kurtardığını ve kurtaracağını düşününüz, sabır içinde kemâl-i rızâ ile şükrediniz.

Eğer Ankara’da hâkim olan Halk Partisi, oraya giden Risâle-i Nur’un kuvvetli kitablarına karşı inad etse ve musâlâha niyetiyle himâyesine çalışmazsa, bizim en rahat yerimiz hapisdir ve mülhidler, bolşevizmi zındıka ile birleştirdiğine alâmettir ve hükümet, onları dinlemeğe mecbur olur. O zaman Risâle-i Nur çekilir, tevakkuf eder, maddî ve ma’nevî musîbetler hücuma başlarlar.

* * *
Ses Yok