Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Denizli Lâhikası Mektup 44 - 45 - 46 | 29
(29-29)
(44)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

“Meyve Risâlesi” çok ehemmiyetli ve çok kıymetlidir. Ümid ederim, bir zaman büyük fütuhat yapacak. Sizler tam kıymetini anlamışsınız ki, bu dershâneyi derssiz bırakmadınız. Ben, kendi hesabıma derim: Bu kadar zahmet ve masrafımızın meyvesi; yalnız bu risâle ve “Müdâfaa Risâlesi” ve sizler ile berâber bir yerde bulunmak dahi olsa, o masraf, o zahmeti hiçe indirir ve bu musîbetin on mislini de çeksem yine ucuz düşer.

* * *

(45)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Çok tecrübelerle ve bilhassa bu sıkı ve sıkıntılı hapisde kat’i kanâatım gelmiş ki: Risâle-i Nur ile kırâeten ve kitâbeten iştigal, sıkıntıyı çok hafifleştirir, ferah verir. Meşgul olmadığım zaman o musîbet tezâuf edip lüzumsuz şeylerle beni müteessir eder. Ba’zı esbaba binâen, ben en ziyâde Husrev’i ve Hâfız Ali (R.H.), Tahirî’yi sıkıntıda tahmin ettiğim halde, en ziyâde temkin ve teslim ve rahat-ı kalb, onlarda ve beraberlerinde bulunanlarda görüyordum. “Acaba neden?” der idim. Şimdi anladım ki; onlar, hakîki vazifelerini yapıyorlar; mâlâyâni şeylerle iştigal etmediklerinden ve kazâ ve kaderin vazifelerine karışmadıklarından ve enâniyet-ten gelen hodfuruşluk ve tenkid ve telâş etmediklerinden, temkinleriyle ve metanet ve itmi’nân-ı kalbleriyle Risâle-i Nur Şâkirdlerinin yüzlerini ak ettiler, zındıkaya karşı Risâle-i Nur’un ma’nevî kuvvetini gösterdiler. Cenâb-ı Hak, onlardaki nihayet tevâzu ve mahviyette tam izzet ve kahramanlık seciyesini umum kardeşlerimize teşmil ettirsen, âmin!

* * *

(46)

Kardeşlerim!

Gaflet ve dünya-perestlikten çıkan dehşetli bir enâniyet, bu zamanda hükmediyor. Onun için ehl-i hakîkat, -hattâ meşrû bir tarzda dahi olsa- enâniyetten, hodfüruşluktan vazgeçmeleri lâzım olduğundan, Risâle-i Nur’un hakîki şâkirdleri, buz parçası olan enâniyetlerini şahs-ı ma’nevîde ve havz-ı müşterekte erittiklerinden, inşâallah bu fırtınada sarsılmayacaklar. Evet, münâfıkların ehemmiyetli ve tecrübeli bir plânı, böyle herbiri birer zâbit, birer hâkim hükmündeki eşhası, müşterek bir mes’elede böyle kaçınmak ve birbirini tenkid etmek asabiyetini veren sıkıntılı yerlerde toplattırır, boğuşturur, ma’nevî kuvvetlerini dağıttırır.

Ses Yok