Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Mektup 237 | 344
(344-344)

Mâdem kanunen kendimizi müdafaa etmek için sâbık mahkemelerde makineyi bize vermişler, burada o hakkımızı bizden hiçbir kanunla men’edemezler. Eğer resmen çare bulmadınız ise, hariçten bizim avukat herşeyden evvel bunun -makine ile- beş nüshasını çıkarsın, hem sıhhatına çok dikkat edilsin.


Said Nursî


* * *

(237)

Aziz, Yeni Kardeşlerim ve Eski Mahpuslar!

Benim kat’i kanaatım gelmiş ki, buraya girmemizin inâyet-i İlâhîye cihetinde bir ehemmiyetli sebebi sizsiniz. Yâni sizi, Nurlar tesellileriyle ve îmanın hakîkatleriyle sizi bu hapis musîbetinin sıkıntılarından ve dünyevî çok zararlarından ve boşu boşuna gam ve hüzün ile giden hayatınızı faidesizlikten bâd-i heva zâyi olmasından ve dünyanızın ağlaması gibi, âhiretinizi ağlamaktan kurtarıp, tam bir teselli size vermektir. Mâdem hakîkat budur, elbette siz dahi Denizli mahpusları ve Nur Talebeleri gibi birbirinize karşı kardeş olmanız lâzımdır. Görüyorsunuz ki, bir bıçak içinize girmemek ve birbirinize tecavüz etmemek için, dışardan gelen bütün eşyanız ve yemek ve ekmeğinizi ve çorbanızı karıştırıyorlar. Size sadakatle hizmet eden gardiyanlar çok zahmet çekiyorlar. Hem siz beraber teneffüse çıkmıyorsunuz, güya canavar ve vahşî gibi birbirinize saldıracaksınız. İşte şimdi sizin gibi fıtrî kahramanlık damarını taşıyan yeni arkadaşlar, bu zamanda ma’nevî büyük bir kahramanlık ile hey’et-i idareye deyiniz ki: “Değil elimize bıçak, belki mavzer ve rovelver verilse, hem emir de verilse; biz bu biçâre ve bizim gibi musîbetzede arkadaşlarımıza dokunmayacağız. Eskide yüz düşmanlık ve adavetimiz dahi olsa da, onları helâl edip hatırlarını kırmamağa çalışacağımıza Kur’ân’ın ve îmanın ve uhuvvet-i İslâmiyenin ve maslahatımızın emriyle ve irşadiyle karar verdik.” diyerek bu hapsi bir mübârek dershâneye çeviriniz.

* * *
Ses Yok