Denizli ve Emirdağ Lahikaları I -II | Denizli Lâhikası Mektup 35 - 36 | 24
(24-24)
(35)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bir müdde-i umumun iddiasından anlaşıldı ki; hükümetin ba’zı erkânını iğfal edip aleyhimize sevkeden gizli zındıkların plânları akîm kalıp yalan çıktı; şimdi bahâne olarak cemiyetçilik ve komitecilik isnadiyle yalanlarını setre çalışıyorlar. Ve bunun bir eseri olarak benimle kimseyi temas ettirmiyorlar. Güya temas eden birden bizden olur. Hattâ büyük me’murlar da çok çekiniyorlar ve bana sıkıntı verdirmekle kendilerini âmirlerine sevdiriyorlar. Hususan ben, itiraznamenin âhirinde, bu gelen fıkrayı diyecektim, fakat bir fikir mâni oldu. Fıkra şudur:

Evet biz bir cemiyetiz ve öyle bir cemiyetimiz var ki; her asırda üç yüz milyon dâhil mensubları var ve her gün beş def’a o mukaddes cemiyetin prensipleriyle kemâl-i hürmetle alâkalarını ve hizmetlerini gösteriyorlar ve


kudsî proğramiyle birbirinin yardımına duâlariyle ve ma’nevî kazançlariyle koşuyorlar.

İşte biz, bu mukaddes ve muazzam cemiyetin efradındanız; ve husûsi vazifemiz de, Kur’ân’ın îmanî hakîkatlarını tahkikî bir sûrette ehl-i îmana bildirip onları ve kendimizi îdam-ı ebedîden ve dâimî haps-i münferidden kurtarmaktır. Sâir dünyevî ve siyasî ve entrikalı cemiyet ve komitelerle münasebetimiz yoktur ve tenezzül etmeyiz.

* * *

(36)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Ben bu fecirde her birinize karşı tam bir acımak hissettim. Birden “Hastalar Risâlesi” hatıra geldi, teselli verdi.

Evet, bu musîbet dahi içtimâî bir nev’i hastalıktır. O risâledeki ekser îmanî devalar, bunda da vardırlar. Hususan Erzurum’daki mübârek hastaya söylediğim gibi, bu saatten evvel bütün musîbet zamanın elemi gitmiş; hem sevabı, hem hayrı, hem dünyevî ve uhrevî ve îmanî ve Kur’ânî faideleri kalmış. Demek o geçici bir tek musîbet, dâimî ve müteaddid ni’metlere inkılâb etmiş. Gelecek zaman ise şimdilik yok olmasından, onda devam edecek musîbetin şimdilik elemi yok. Tevehhüm ile yokdan elem almak, rahmet ve kader-i İlâhîyyeye îtimadsızlıktır.

Saniyen: Şimdi zemin yüzünde ekser beşer; maddî ve ma’nevî kalben, ruhen, fikren musîbetler ile giriftardır. Bizim musîbetimiz, onlara nisbeten hem gâyet hafifdir, hem kârlıdır. Hem kalb, hem ruh için; hem îman, hem selâmet ve sıhhat lezzetleri var.

Ses Yok